Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çocukluk Sanrıları

 İnsan yalnızlığını en çok ne zaman hissediyor?  Yüreğinde taşıdığı çocukluğu ,boncuk boncuk yaşlar arasından,düşüverdiği zaman galiba!        Küçücük bir  kız çocuğu düşünün.Mutlulukları, acıların gölgesinde yaşamış farkında değil. Mutlulukları yanılgıymıs bilememiş... Bir bayram sabahı son kez sarıldı babasına ve sonra hiçbir bayram sabahı babasının elini öpemedi  ve öpemeyeceğini hiç düşünmezdi. Bir gece son kez üzerini örttü babası,bir öpücük kondurdu alnına usulca,saçlarını okşadı. Üzeri açık uyuduğu her gece babası üzerini örtecek sandı. Bir pazar kahvaltısı yaptılar son kez,ardından kitapçılara gittiler. Sonra nice pazar, her pazar yaptıkları gibi kitapçıya gidemedi. Oysa pazar günleri kitapcıya gidilir sanırdı. Karlı bir cumartesi mangalda son kez, o güzelim baba elleriyle yapılmıs balıktan yedi  ve on üç yaşından beri bir daha hiç yiyemedi.O tat damağından hiç gitmeyecek sandı. Bisikletten son düşüsün...

*Kırmızı Oda Düşle*

 Adam boyu korkular, yıldızlar vardı bir de yaşlanmış.Tüm yıldızlardan daha görkemli güneşti göremedik...  Perdeleri kapattık geceyi bekledik... Büyüdükçe kirlenen ve yalnızlaşan şehirler de henüz yazılmamış bir öykü kalmış mıdır? Saklandığımız yatak altlarında hep yetim,eksik ve yalnız mı bırakıldık... Eskiden bir odaya,yatak altlarına sığdırırdık acıları da şimdi bütün dünyaya sığdıramamamız niye...? Bazı şeylerin gitmesine seyirci kalarak hata mı yaptık? Kim söyledi sevdiklerini bırak dönerse senindir dönmezse zaten senin hiç olmamıştır diye...Ne zaman küstük sevdiklerimize bize ait olmadılar diye? Sahip olmak değildi ki mesele.İnsan zaten sevmek istemediği zaman bırakırdı sevmeyi.Bunun isteğe bağlı olması korkunçtu...Birini mutlu etmek...! Bunu başarabilseydik kusursuzca o zaman alır mıydık karşılığını... Dünya güzel bir yer olsaydı gidenler, belki kalkar gelirdi mezarlıklardan.. Her sabah yorgunluğumuzu, düşlerimizi bırakıp kalkıyoruz yataklardan da bu bezginlik n...

Bugün Yaşadığını Hissettin Mi?

   Bugün dolandım, dolandım hiç rahat bir köşe bulamadım kendime. Bir köşe olsaydı işte kuytu bir köşe; iddiasız, endişelerden uzak, benim diyebileceğim ama bir şekilde hiç ait olmadığımı hissettiğim ve hiç sahiplenilmeyen bir yer olsaydı keşke. Hani hiç alışılmayanından, acıtmayanından sorunsuz olanından ama ara ara sırtındaki sorunları kafandaki soruları ve ruhundaki dalgalanmaları sonlandırmak amacıyla bir kaç dakikalık bir soluk anı, mola yeri olsa hani? Olmaz mıydı?   Farz et var öyle bir yer. Her zaman ki sanmalar gibi olsun bu da... İnanmanın eteğine umut yapışırmış gibi hep sanki? Benimse eteklerim sökülmüş, aklımın bir köşesine sorular düşmüş.   Şu anda ne yapıyorsun bilmiyorum, muhtemelen aşındırmaktasın yine sokakları? Ya da bir battaniye altında hayal kurmakta… Ne bileyim belki de kızdın birine yolda? Ya da tebessüm ettin? Hayrete düştün mü acaba hiç bugün? Yoksa yine hep ayni mi dedin her şey ve herkes için? Omuzların ağır geldi mi...

'Julia' Bir Bahar Düş'ü...

Julia dedim sana,ismin bana bir baharı anımsatıyor,ismin bir şarkıya da çok yakısırdı üstelik... Julia lalalala Julia...! Bana güzel şeylerden bahset hadi,yarınlara umutla bakmak istiyorum senin gözlerinle... Ruhumun kalan artıklarından kuleler yap,yukarılara çıktıkça hava daha temizdir her zaman... Özgürlük için illa büyük alanlar mı gerekir Julia..? Bir odada mesela yada kulemizde özgürce yaşayamaz mıyız? Yaşamak dedim de yine kalabalıklardan sıkıldım, zoraki konuşmalar,yüzlerde maskeler, yapay bir akvaryumda nefes almaya çalışan bizler midemi bulandırıyor, notasız şarkılar kulaklarımı tırmalıyor. Gemileri geçtim, çiçekler kağıttan,insanlar demirden yapılmış... Herşeye rağmen bir gerçekliktir gidiyor Julia.Bazen herşeyi çok gerçek algılamamak gerekiyor. Bazen görmezden gelmeliyiz işte. İnsanlar gözlerimin içine bakarak yalan söylüyorlar. Farkediyorum. Herkes farkında ama gözyumuyoruz,göz göze hiç bakamıyoruz artık. Gerçekler,herşeyi bilmek,anlamak...

Tuttum Bir Şiir Yazdım

Tertemiz bir kağıdı sözcüklerle karalamak kolaydır da, Mürekkebine gözyaşlarını katık edip şiir ile aydınlatmaktır zor olan Asi dir sözcükler toparlayamazsın kimi zaman, ancak bir düş düşer aklına şiir oluverir yinede… Sözcükler bile anlamlarını ararken ben tuttum sana şiir yazdım dua eden çocuk gibi içten…. Şiirim dua oldu, Çocukların duaları yanıtsız kalmazdı,benim şiirim sensiz kalmadı Tuttum sana şiir yazdım,sonra oturdum dua ettim Dua yazdım şiir oldu,şiir ettim dua… Duasından uyandı çocuk,şiirimle uyudu… Yeni güne uyanmak nasıl zor ise,senin uykuna şiir olmak öyle kolaydı, Aslında sen uyurken şiir kolay,şiir zorken senin uyanman olasıydı Ben sana tuttum şiir yazdım,sözcüklerim öyküye kaçtı, Sonra kahramanlarım öyküden kaçtı,öykü şiir olarak kaldı Sözcükler şiir olurdu da, Şiir, şiir olmaktan sıkılır sen olurdu Senin güzelliğinin şiir olması kolaydı da,seni sana şiirle anlatmak zordu Bir bahar melteminin, mayısın en güneşli gününde bir şiir o...