“Söz vermi ş tim kendi kendime: yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da hırstan ba ş ka ne idi ? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. Hırs hiddet neme gerekti? Yapamadım. Ko ş tum tütüncüye, ka ğ ıt kalem aldım oturdum. Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük de ğ nekler yontmak için cebimde ta ş ıdı ğ ım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım." Demi ş Sait Faik Abasıyanık Kırmızı Balık’ın ilk macerası aslında yazı yazmak değil, bir balık olmaya karar vermekti. Sessiz, sakin, biraz da unutkan bir balık olmanın keyfini çıkaracaktı berrak sularda lakin yapamadı. Çünkü zaten içinde bu denli güçlü ve karşı koyamadığı hırs, tutku ve aşk varken yapamazdı. Etrafında sesler çoğaldı, yeni balıkçıllar tanıdı, berrak sular yerine kirli suyunda parıltılar aradı kimi zaman cennete ulaştığını sandı kimi zaman cehennemi tattı ve bütün bunlar olurken Yazmasa Deli Ola
*ÇOK FAZLA KİŞİSEL BİR YAZI Her şeyin ölümlü olduğunu bir türlü kavrayamadığın şu dünyada, bir gün ansızın kendine bütün o dostu olan şanslı insanlar gibi bir dost edineceksin. Bütün o şanslı insanların, dostluk adına ödediği bedel lerden habersizce üstelik. Gün gelecek dostunun sırtı ağrırken, yattığın yatak batacak sırtına. O gün dostluğu iliklerine kadar hissedip, bir dosta sahip olmanın bedelini bir parça anlayacaksın. Bütün insanların özünde bencil ve küstah olduğunu bir türlü kavrayamadığın şu dünyada, bir gün ansızın,talihsizce seni senden çok tanıdığını sandığın dostunun karşısında kendini ona anlatıyor, savunuyor olarak bulacaksın bencilce. Kalbinde bir yara oluşacak o an ve sen konuştukça büyüyecek. Kendini ona sıkı sıkı bağladığın ipler, yavaş yavaş çözülüyor olacak o anda. Sonra sen nefes almadan konuşmaya devam ederken sarılıverecek dostun sana, bir bardak su verecek, derin bir nefes alacaksın dostluğunuz durduğu yerden devam edecek. Susacaksın. Bir gün sahiden