Ana içeriğe atla

Bir Dostluğun Anatomisi


*ÇOK FAZLA KİŞİSEL BİR YAZI

Her şeyin ölümlü olduğunu bir türlü kavrayamadığın şu dünyada, bir gün ansızın kendine bütün o dostu olan şanslı insanlar gibi bir dost edineceksin.

Bütün o şanslı insanların, dostluk adına ödediği bedellerden habersizce üstelik.

Gün gelecek dostunun sırtı ağrırken, yattığın yatak batacak sırtına. O gün dostluğu iliklerine kadar hissedip, bir dosta sahip olmanın bedelini bir parça anlayacaksın.

Bütün insanların özünde bencil ve küstah olduğunu bir türlü kavrayamadığın şu dünyada, bir gün ansızın,talihsizce seni senden çok tanıdığını sandığın dostunun karşısında kendini ona anlatıyor, savunuyor olarak bulacaksın bencilce.

Kalbinde bir yara oluşacak o an ve sen konuştukça büyüyecek.

Kendini ona sıkı sıkı bağladığın ipler, yavaş yavaş çözülüyor olacak o anda.

Sonra sen nefes almadan konuşmaya devam ederken sarılıverecek dostun sana, bir bardak su verecek, derin bir nefes alacaksın dostluğunuz durduğu yerden devam edecek.

Susacaksın.

Bir gün sahiden değişeceksin. Bütün yalanlardan, bütün aşklardan arınacaksın. Her şey geçecek, unutulacak, değişmiş gibi gelecek evet.

Mekanlar değişecek,yüzler değişecek, şekil değiştirecek ama o varlığını bile unuttuğun yara, ama bir gün ansızın karşına dikilecek.

Üstelik çok daha güçlü bir şekilde.

Daha az kelime kullanacaksın mesela kendini savunurken. Sesin daha cılız çıkacak.

Ama daha çok kanatacak...

Senelerce sen farkında olmadan büyüyen, o yarada hapsolan ne varsa daha çok kan döktürecek...

Dostluğumuzun son günü bugün diyecek iki kadın birbirine ilk kez, geçmişin bilmem kaçıncı gününde...

Sonra geleceğin bilmem kaçıncı günü gelecek; o zaman dönüp bakacaklar arkalarına ve o gün değilmiş bugünmüş meğer dostluğumuzun son günü diyecekler...

O ilk aldıkları yaradan sonra geçmiş, gelecek fark etmeyecek oysa...Dostluk diye bir enkaza sarılacaklar hep inatla sırf o günü unutmak için.

O çözülen ipleri bağlamaya çalışacaklar acele acele

Ama nafile...

Bir gün canından çok sevdiği dostunu, bırak kötü insanlardan korumaya çalışmayı kendinden bile korumayı öğrenecek bir kadın. Sevdiklerini hep elleriyle toprağa gömen insan olgunluğunda ve realistliğinde yaklaşacak dostluğa, dostuna. İşte o gün bir dosta sahip olmanın bedelini tam anlamıyla ödeyecek.

"Bırak beni artık kendinden korumayı" diye haykıracak diğeri, sarılmaya çalışacak, su vermeye çalışacak yeniden, gerçek bir dost romantizminde yaklaşacak dostluğa, dostuna. İşte o gün bir dostu kaybetmenin bedelini tam anlamıyla ödeyecek.

Şimdi ben; senden bütün kasten uzağa kaçışlarım, beni hiç anlamadığını düşünüşlerim, tüm bize ayırabileceğim zamanı ele harcayışlarım, tüm yanlışlarım, tüm sırtımı sana dönüşlerim için seneler önce olduğu gibi yine çok üzgünüm.

Hani her kendimi kötü hissettiğimde, her umutsuzluğum da, her göreceli yanlışım da hep yanımda oluşunda anlamalıydım değerini.
Başaramadım..
Ben senin değerini son yıllarda unutmamayı başaramadım..

Başaramayacağım.
Israrla, şiddetle, kararlılıkla yıllardır "orada" olmaya çalısırken sen, benim her göreceli kırılışımda uzaklaşmayı seçmem, benden kaynaklanmıyor tam olarak belki; senin bu kadar güclü, senin bu kadar yürekli, senin bu kadar bize inançlı, senin konu dostların ve aşkların olunca bu kadar dirayetli,oluşundan kaynaklanıyor...


Dünya'nın en büyük acılarına, ağrılarına sahip olmadığımı biliyorum şimdi. 
Ben bütün sakinliklerimi çöpe atmış olsam da, bütün rüyalardan, hayallerden arınmış olsam da,gecikmeli olarak, insanlara güvenmeyi bırakmış olsam da bir işe yaramayacak çünkü geçmiş peşimi bırakmayacak yinede. Senin kalbine kazınan ve gözünde ki Bilge hiç değişmeyecek. Çok üzgünüm.

2 yıl önce kim haklıydı inan bilmiyorum ama neden seninle o konuşmaları yaptığımızı bugün daha iyi anlıyorum. İçimiz yansa da birbirimizi değiştirmeyi hiç denememeliydik belki de üzgünüm.


Üzgünüm, üzgünüm elbet ama gururluyum aynı zamanda. 
Baksana ne kadar derin mektuplarımız kaldı geriye. 
Kim bilir belki bir gün o iki güzel kadın gibi oluruz.
Leyla Erbil ve Tezer Özlü gibi.
Belki bir gün tıpkı şunun gibi bir mektup daha yazarım sana kim bilir;

“Aşkın ne olduğunu ne olmadığını hala anlayabilmiş değilim Ferhundeciğim. Bana akıllı, zeki, güzel olduğumu söyleyenlere bazen içimden “ ee peki sana ne!” diyorum, bazen de kendi kendime soruyorum: güzel olsam bile (onlara öyle gelse bile gerçekten) benden daha güzel olanlarla karşılaştıklarında ne olacak? Benden daha zekisi, daha dürüstü, daha üstünü diyelim, bulduklarında beni bir kenara iteceklerse bunun adına niye sevgi diyeceğim ve ben de onlara ( ya da muhayyel o’na) ben de seni seviyorum diyeceğim. Bu ne kadar ucuz, ne kadar sıradan bir olgu.... Ben mutlak olanı, kalıcı ve sürekli olanı isteyebilirim ancak ama mutlak olan diye bir şey var mı dostum?

Nasıl oldu da bir kadınla bir erkek arasında temiz ve ebedi bir aşkın mevcut olduğuna inandık biz?... Peki ama, eğer aşk yoksa, benim içimde küçücük bir kızkenden beri var olan o duygu neydi? Onlar bile aşk’ın var olduğunu ispata yetmez mi? Benim, senin ve bütün kadınların arzuladığı, beklediği şeyin, aşk’ın var olmadığını değil, var olduğunu ispat etmiyor mu o duygular? 
Yoksa sadece bize, kadınlığa mahsus bir duygu mudur aşk?”
Bir dosta yazılabilecek en son ve zor yazıyı yazdım az önce. Bak gördün mü aynı noktaya geliyor hep, o son hiç gelmiyor, insan hep daha zorlarıyla karşılaşıyor ve hep aynı yaraya dönüyor. O yüzden yine çok üzgünüm. O yüzden bu kez daha da üzgünüm.

Beni yine de sevdiğin için teşekkür ederim...
19.07.2013
BİLGE
                                                               ***

( 18.05.2011 - Bilge)

Olayı iyice dramatikleştirmek,süslü cümleler kullanarak yazı yazmak için malzeme yapmak değil amacım, sadece  söylediğin her söz,  öylesine ağrıma gitti ki bir türlü hazmedemiyorum.
Dokunsalar ağlayacak gibiyim saatlerdir.
Keşke daha sakin olabilsem.Olabilirim sanırım...
Bu senin için yazacağım ilk yazı...
Doğum gününde yazdığım mektup hariç...
Keşke yine mutlu anılarımızdan bahsedecek olsam yada gelecekte şöyle olacak böyle olacak falan filan işte...
Ama yok farklı bu kez. 
Anılarımız yok olmuş gibi sende hissettin mi bunu...? 
En kötüsü hiç olmamışlar gibi üzerlerini kapattın bugün anlamsızlaşıverdi sanki değil mi? 
Daha öncede acıttın canımı ama farklı bu kez işte...!
Artık hiçbir sözcüğü,acıyı kaldıramıyorum.
Bu sevgilim,annem veya sen inan hiç farketmez...
Artık haksız yere işittiğim her sözcük için başımı duvarlara vuracak,kapıları yumruklayacak kadar tahammülsüzüm.
Bugün ellerimi çok acıttın mesela...


Her zaman en iyi yaptığım şeyi yapacağım ve çıldırtıcı bir sakinlikte yazacağım sana.
Tane tane anlatabilirim her şeyi, aslında bu daha zor galiba. 
Bazen bende ağzıma geleni söyleyebileyim istiyorum ama yapamıyorum.
Dinliyorum ve içime atıyorum bütün keskin camdan kelimelerini, zamanla içimi acıtsalar da ben sana camdan kelimeler savuramıyorum senin gibi.
Canın yanar biliyorum ben kıyamıyorum sana.
Ve şunu bil herkesten farklı oluyor seninle ilgili  bir sorun... 
Zaman kaybının en büyüğünü yaşıyorum her sorunda...

Benim yapım böyle kime çekmişim bilinmez,öylesine öfkeli, öylesine kırgınken bile derin bir nefes alıyorum özenle seçiyorum kelimelerimi.
Sana yüzsüzce gelen o mesajlarım benim en kırgın anımda seçtiğim cümleler...

Bugün bunca kelime nereden geldi aklına...? Ne zaman doldun bana bu kadar? 
Ben beni anlayan ve yanımda olan tek insanın sen olduğunu düşünürken mi..? 
Beni nelerle suçladığının farkında değilsin sen...
Az çok tanımış olman gerekirdi oysa...
Düşlerimi,yaralarımı,kendimle ilgili ne varsa sana anlattım ben.
Sadece sen anladın sandım.
Hiç aklıma gelmedi anlayamadığın halde beni anlıyormuş gibi yapıyor olabileceğin.
En son ne zaman baktın bana acaba ne yıkımlar yaşıyor içinde diye düşünerek hissederek...!

Ben kötü birisiyim tamam kabul ama onlara kötüyüm sana değil...
Hani diyorsun ya "herkes kötü şeyler söylüyorlar diye,
hani diyorsun ya "aslında bana hep senin kötü biri olduğunu söylediler de inanmadım haklılarmış göremedim" diye.
İşte onlar benim gözyaşlarımı hiç görmediler, hiçbirine sarılarak hıçkıra hıçkıra ağlamadım.
Hiç birine ne kadar sevebileceğimi bir insanı göstermedim.
En mutlu anlarımı sana sakladım,hepsine yalanlar söyledim, sana doğrularını anlattım gelip, zamanımın çoğunu sana ayırdım onlara kalmadı,sen yeterdin...
Belki çok ucuz bir kelime olucak ama;Ben seni kimse için satmadım.
Kimi zaman 1 saatlik aksamalarla da olsa, sevdiğim adamı bile satıp senin yanına geldim...
2 günlük insanları sen varsın diye 2 günde bıraktığım oldu...
Kimsenin gözünden akan yaşlar gelip benim içime akmadı seninkiler gibi .
Sen benim her halimi gördün içimi acıtan bu işte...
Sana dostluk konusunda hissettiremediğim ne kalmıştı acaba ve haklılarmış diyebildin...?
Başını önüne eğdirecek ne yaptım sana kardeşim..? 
Gökyüzünü görebilmek için ben hala başım dik yürürken sen neden eğdin...?



"Hayatın yalanmış" dedin ya, "rüyalardasın" dedin ya...
Haklısın tamam kabul...
Ama ben böyle mutluyum.
Gerçekleri düşündüğüm an yaşayamam çünkü ağır gelir...
Denemedim mi sanıyorsun doru düzgün bir insan olmayı,senin gibi mesela realist, saadakatli vs vs... Denedim...ama ben böyle olamam...Hayallerim sığmıyor benim gerçeklere herkes gibi, sen gibi olamıyorum.  
Bir süre sonra nefesim kesiliyor ama boğulamıyorum… 
Tenim donmuş oluyor ama üşüyemiyorum…
Gözyaşlarım  akıyor hep, ağlayamıyorum…
Hatta canım çıkıyor, ölemiyorum…
Her gün böyle hissederek yaşayabilirmiyim sence...? 
Kendimi kandırmasam, avutmasam hayatta kalabilirmiyim, keyif alabilirmiyim sanıyorsun...? 
Saçma sapan bunca şey arasında rüyada kalmak kurtuluş benim için...
Kimseye hesap vermeden, onlara göre doğru mu yanlış mı diye düşünmeden yaşamak,kaybettiklerime inat çoğalabilmek yeniden, gücümü hiç tüketmemek hiç çok daha anlamlı,yaşanılası...
Üstelik sana "Evden çıktım deyip çıkmamam,aşık olduğumu senden gizlemem," dışında söylediğim bir yalan gelmiyor aklıma.
Oysa anneme daha büyük yalanlar söyledim ben, kimi zaman kendi saçma sapan davranışlarım için,kimi zaman birlikte güzel vakit geçirebilmek için...
Neyse işte insan küçüldükçe cesur olurmuş...
Hep cesur kalabilsem keşke böyle...! 
İnsanların gözünde küçüldükçe, kendi içimde büyüdüğümü hissedebilsem keşke hep böyle...


"Vicdanın rahat mı" diyorsun ya bana "uyuyabiliyormusun" diyorsun ya...
Evet bazen sıkıntı yaşıyorum bu konularda ama yaptıklarım için değil bu huzursuzluk...
Beni anlamayanların haline üzülüşümden,fazla değer verdiğimden insanlara,saflığımdan yani anlayacağın...Saflığımdan uykularım yarım yarım hep sahiden.

"Nasıl böyle kolay inanabiliyorsun herkese aşık olabiliyorsun" diyorsun ya bana,
Sana anlatamayacağım tek konu bu işte...
Ben anlatırım sabaha kadar da anlayamayacağın konu diyelim...
Sen birkere sevdin ve  karşılığında da seviliyorsun...Seni kaybetmekten ödü kopuyor o adamın...

Bense kendimi bildim bileli seviyorum hep, sevdiğimi sanıyorum ya hani fazla fedakarlık yapıyorum ya kaybediyorum işte o yüzden,inanıyorum ya hemen rüyalara dalıveriyorum ya sevilmeden bitişler bu yüzden hep işte...
Kaybetmekten korkanım olmadı bir kere bile...
Savaşmaya değer kimse olmadı.
Ama biliyor musun kardeşim bu benim suçum değil gibi geliyor bana gitgide. 
İlk aşık olduğum adamı da, onun yerine koymaya çalıştığım adamı da kaybettim ben yıllar önce, hiç bir suçum yokken, onlar için bütün savaşları kazanacakken, ilk onlar terk etti beni o gün bugün bir lanet var üzerimde...

Saçma ama  o gün bugün ben kaybettiklerime inat bulmaya çalıyorum hala o adamların şefkatini bir yerlerde.
Mesela şimdi senin için hayal kuruyor bir adam kardeşim. 
İşte bana hiç hayal getirmiyorlar gelirken…Hep bende ki hazır hayallerin üstüne konuyorlar,hayallerimin  değeri her geçen gün biraz azalıyor…Eksiliyorum.
Ahh ama sevgiyle doluyum ben hep değil mi...
Kim hayallerinden dolayı suçlanabilir ki...? 
Bu sevgi dolu halimden dolayı acılarımı sahte buluyorsun belki... 
Ne bekliyorsun ki kardeşim benden... 
Her bitişten sonra yıkılışımı mı göstereyim sana? 
Çabucak toparlanmalarıma sevinmen gerekirken bu öfkeni anlayamıyorum...

Sen yolun başındasın kardeşim henüz inan...
Çok kaybettin sende biliyorum ama, daha en sevdiğin adamı kaybetmedin bilemezsin acısını...

Uzun ömürleri olsun bütün sevdiklerinin ama başına gelirse kardeşim; umarım çabuk toparlanırsın çok acıtıyor çünkü..
Hissettiğim her duygu sahici bunu bil yalnızca...

Ben aşık olmuştum bir kere biliyorsun çok acımıştı içim ve gittim o canım saçlarımı kestim sen cesaret edemezdin kardeşim...
Sonra da tekrar ansızın sevgi doldu içim, şimdi de uzatıyorum saçlarımı...
Ben ilk kaybedişimde vazgeçseydim hayallerimden, yüzleşseydim gerçeklerle, almasaydım eğer  canımı yakanlardan intikamımı bu benim en büyük pişmanlığım olurdu...

Ben aşka aşığım belki de ama ben o arkasından çokça konuştuğumuz kızlardan değilim kardeşim. 
Birine aşık olmak ile birini sevmenin farklarını biliyorum.
Ben onlardan inan değilim...
Ah sunu anlasaydın içimi acıtmasaydın basitleştirerek...
Çünkü kardeşlik aşktan bile çok daha üstün bir duygu kardeşim.
İnsanlara aşktan, sevgiden çok nefret duyguları besliyorum ben bilmesen de.
İçimde ki nefret duygularını bastırmak için, ayakta kalabilmek için sırf, insanlara güveniyor taklidi yapışlarıma, onları, onlara güvendiğime ikna edip, sonra karşımda en kötü halleriyle kalışlarına şahit oluşuma keşke  "Senin yolun yol değil" demeseydin mesela...

Benim yolum bu çünkü hata yaptığımda, hatta hatam olmadığında bile ben kendime veriyorum bunun cezasını...Sonra kimsenin beni cezalandırmasına izin vermiyorum.
Kimse sorgulayamaz o yüzden defalarca...
Dost acı söyler belki ama bıçaklamaz defalarca.
Sana bir zararım yokken üstelik...
Sen istersen yanımda olursun istersen kendi düşlerinin, geleceğinin peşinde yalnız olursun...
Ama bana dokunma olur mu...
Ben kendi saçma yolumda mutlu oluyorum ara ara bak düşe kalka gidiyorum, kendi yaralarıma pansuman yapıyorum...
İstersem elime yüzüme bulaştırırım her şeyi...
Ve inatla bir şeyleri bok etmeye devam ederim hep…
Olsun.
İyilik yaparım ben ama unuturum düşmem peşine bu yüzden kötülük ile karşılık bulduğum zamanlarım çok oldu,
Hep olacakta biliyorum.
İnsanların kötü halleri gerçek halleri kardeşim biliyorum.
Olsun.
İşte bu yüzden Kardeşim; böyle sözcüklerle gelme bana artık olur mu...
Belki yarın sakinleşirim mutlu anlarımızdan bahsederim...
Lakin çok kırgınım...
Bir dosta yazılabilecek en kötü yazıyı yazdım az önce, ondan kırgınlığım sana değil yoksa...
Üzgünüm; her şey ondan bu kırgınlık senden değil...

 Yaraların tekrar tekrar kanadığında,ve o kan dinip sızı geçene kadar,hani tekrar kabuk bağlayıp da içinde o vazgeçilmez ama bir o kadar da farkedilmez yerini alana kadar,hem kendi hayatına hem de başka hayatlara kan kırmızı bir izle bulaşana kadar sen, ailene gücendiğinde,kaçıp gitmek istediğinde uzaklara,akıp giden zamanı tutamadığında, içindeki boşluklar büyüdüğünde,
ve sen büyüdüğünde sebepsiz ağladığında ben yanında olamayacağım Kardeşim...  
Sana yalan ve rüya gibi gelen bu hayatımla olsam ne olur ki zaten...
Ben hep sarıp sarmaladım eksilen yerlerimi,kaldığım yerden devam ettim, ederim.  
Şimdi sıra sende...! 
Güçlü ol Kardeşim
Hoşçakal Kardeşim
Güzel Kardeşim...

                                                                              ***
( 19.05.2011- Tuğçe )

Sen kelimelerini düzgünce seçebiliyorsun..
Haklısın ben seçemiyorum bu konuda da beceriksiz olan benim.. 
Ama ben hırçınım böyleyim asiyim bunu beni tanıdığım günden beri biliyorsun..
Senin aksine  ben içimde tutamıyorum.. 
Senin bana yada başkasına karşı kötü olma gibi bir niyetin olmadığını biliyorum..
Senin içini biliyorum...
Senin hayallerini;olmak istediğin Bilge'yi ben biliyorum, evet başkası bilmiyor bilemez de haklısın...
Bugün bunca şey nereden aklına geldi ne zaman bu kadar doldun bana diyorsun... 
Senin acılarını kendi acım gibi yaşadım hep, senin düşmanın benimde düşmanım oldu senin dostun benimde dostum... 
Yaptığın hataları sen yapmaya devam ettikçe nası bir arkadaşım ben dedim hep her yaptığın hatada biraz daha suçladım kendimi.. 
Her saçmalayışında ne yapabilirim daha ne diyebilirim nası değiştirebilirim dedim hep kendi kendime.. 

Düşlerini yaralarını kendinle ilgili ne varsa anlatmadın..
Hep bir yerlerde eksikler bıraktın.. 
Ama ben hep seni ne yaşadığını yaranı acını sen ne kadar anlıyorsan kendin o kadarda anladım..
Her an baktım sana...
En mutlu anından en mutsuzlaştığın anına kadar... 
Hep baktım sana derinliklerde ne yaşadığını düşünerek...
Hep savunmam da bu oldu.. 
Hep bunu düşünerek sana olan kızgınlığımı azaltmayı denedim.. 
Herkes arkandan şöyle söylüyor dedim ya.. 
Emin ol hakkında bir şey söyletmedim de zaten. 
İmalarda bulunabildiler onu bile kabullenmedim.. 
Sen ve ben iz çünkü.. ikimizin ayrı bir dünyası vardı.. 
Ben biliyordum ne yaşadığını ben biliyordum böyle olsun istemediğini.. 
Ne sevgilime ne aileme ne bir başkasına hiç bir şey söyletmedim senin hakkında.. 
Ama birinin bile imaları beni deli ediyodu niye diyordum niye anlamıyorlardı seni.. 
Hepsine yalanlar söyledin evet bende söyledim.. 
Ama ben sana karşı tek bir konuda bile yalan söylemedim saklamadım.. 
Sen benim en özel  anlarımı en gereksiz anlarımı her dakikamı daha sıcağı sıcağınayken öğrendin.. Sense ufak tefek yalanları bana hep söyledin... 
Bense kafamın içinde ne varsa paylaştım senle.. 
Yaşadıklarını benle tam olarak paylaşamadın hep ben çaba sarf ettim öğrenmek için bir şeyleri.. Sen yalanlamaya çalıştın yine ben zorladım sen her seferinde daha sonradan gelip anlattın...

Sen sana ne yaptıklarını bilmez gibi umursamaz davrandığında bile sen mutlu olduğunda bile ben sana yapılanları düşünüp hırslandım.. 
Gözüm mutluluğunda değildi.. 
Mutlu olmanı şu hayatta belkide ailenden çok ben istedim.. 
Ama yaşadığın yalandan mutlulukları da görmezden gelemedim.. 
Gelemezdim.. 
Kabuğu mutluluk gibi gözüken ama içi boş,hüsran olan şeyleri artık görmeni bekledim.. 
Ben bu yüzden eğdin başımı .. 
Beceriksizmişim dedim.. 
Yardımcı olamamışım hiç.. 
Elinden tutup çıkaramadım sahte mutlulukların içinden gerçekleri gösteremedim dedim.. 
Haklılarmış dedim çünkü haklı çıkardın onları.. 
Ben yapmaz dedim kanıtıyla geldiler ben başkalarını suçlarken bana öyle şeyler dediler ki evet Bilge beni haksız çıkardın.. 
Çünkü ben sana her şeyden herkesten çok güvendim.. 
Rüyalarda olmak kötü değil.. 
Bende öyleydim bir zamanlar.. 
Ama rüyalar hayaller sana anı yaşatmaktan başka bir şey katmayacak ben anladım sende anlayacaksın.. 
Sen kayboluyorsun soyut şeylerin içinde bugününü düşünemiyorsun o yüzden.. 
Ama bir anda olsa çıkman lazım o sana güzel gelen, çıksan oradan çıldırcakmışsın gibi gelen yerden.. 
Hayalden yoksun geleceğimden bahsediyorsun.. 
Bunu hayatında söyleyebilceğin en son insan benim.. 
Ben bu zamana kadar hayallerimle yaşadım.. Bunu en iyi sen biliyorsun sanırdım.. 
Çünkü her bunaldığımda hayal kurmaktan yoruldum sadece düşünmekten istemekten sıkıldım.. 
Diye ilk önce sana gelip isyan ettim ben.. 
Hala bir hayalin peşinde koşuyorum.. 
Hayal ama en azından bir gün gerçek olacağına inanmak istediğim hayaller.. 
Ve sen şimdi hayalden yoksun dediğin insanı bir düşün.. 
Hayalden ve nelerden yoksun olduğumu.. 
Birde beraber kurduğumuz onca hayali düşün...
Rüyada kalmak bir kurtuluş olsaydı keşke.. 
Ah keşke olsaydı.. 
O rüyalardan seni uyandırmayan bir ben olurdum herhalde.. 
İnsan küçüldükçe başkalarının gözünde küçüldükçe cesur olmaz... 
En başta kendi gözünde küçülme istedim ben... 
Cesur ol.. 
Ama büyüyerek büyüdükçe dahada cesur ol istedim... 
Bazen rahat uyu diye senle birlikte uyumadığım zamanları çok anımsadım şuan.. 
Yanında olmak için kendimi tüm benliğimle paraladığım zamanlar.. 
Sen üzülmüş gibi görünmediğinde, sen yinede üzülme diye sana arkamı dönüp ağladığım o zamanlar.. 
Rahat uyuyormusun diye sormam başkalarının seni anlamayışından dolayı olsun diye değil.. 
Hayatında hiç vicdanın sızlamasın diye, kendini iyicene mahvetme diye başkaları yüzünden...
Kafanı yastığa koyduğunda için hep rahat olsun diye istediğimden.. 
Ben aşık olmanı anlayamıyorum demedim sana hiç bir zaman.. 
Herkese aşık olmanı anlayamadım.. 
Değildin de olmadın sende biliyorsun bunu...
Şimdi bu yüzden beni suçluyorsun ama sende söyledin bana onlarca kez ..
Sana söyledim hep.. 
Dedim ki bir insana hemen aşık olabilirsin ama hemen bunu belli etme ona hemen başlama fedakarlığını yapmaya,hemen gösterme o kötü niyetli adamlara iyi niyetini,içindeki saflığı.. 
Sen ne zaman sabrettin sevdiğin için.. 
Birini bekledim de bana. 
Kimseyi almadı içim de.. 
Ondan başkasına bakamadım  sevemedim de..  
BU sevgi dolu olmak değil sende anla artık bunu... 
Bu kendini kandırmaya çalışmak.. 
Şimdi ben sen kendini kandırırken bunu bal gibi de bilirken nasıl susarak senin her geçen gün o boka dahada hep daha fazla batmanı nasıl izleyebilirim ya.. 
Kim bunu izleyebilir? Nasıl o kadarda duyarsızlaşabilirim ben sana karşı? 
Evet ben birini sevdim.. 
Ama ölmedim 1 buçuk yıl onun yolunu gözleyince.. 
Canım yandı evet.. 
Vazgeçmeyi denedim sen biliyorsun ne çektim işte anlatmama gerek yok.. 
Ama gerçekten sevdim ben işte... 
Sen kimin için yapabildin bunu.. Sen sevmedin ... 
Sevdiğini sandın.. 
Sevmek istedin denedin uğraştın kendini bağlıyacak her türlü boka da bulaştın ama sen beceremedin sevmeyi bunu da kabul et.. 
Senin sevgi dolu oluşundan değildi tüm bunlar.. 
Boşluklarındandı.. 
Tükenmez ve bitmek bilmez isteklerindendi.. 
Hep daha fazlasıydı.. 
Sana hayallerle gelmelerini bekliyosun.. 
Peki sen kim için sadece biri için sadece onun için hayaller kurdun.. ama safça ama iyice.. 
Kime yalansız götürdün hayallerini.. 
Şimdi öylece durmuş sana hayallerle gelmelerini nasıl bekleyebiliyosun ki.. 
Şefkati niye yanında olanlarda arayamadın sen hiç.. 
Niye yetmedim mesela ben sana.. 
illa birimi olmalıydı hayatında illa geniş bi omuzda mı bulmalıydın o şefkati.. 
Bunun içinde kendimi suçladım hep biliyor musun ben.. 
Kendi derdime çok mu düşüyorum ben senle ilgilenemiyormuyum yeterince diye kendi içime dert ettim tüm bunları.. 
Toparlanışına öfke duyduğumu söylüyosun.. 
Senin bu lafların bu kurduğun cümleler insanın canını daha çok yakıyor biliyomusun? 
Her toparlanışında yine yanındaydım.. 
Her toparlanışında bu sefer anladı dedim öğrendi hatasını bir daha yapmayacak ama toparlanışların da yalandan oldu hep. 
Üst üste şaşırttın beni.. 
Ama hep endişen sebep oldu o yıkımlara .. 
Hiç ders almayı insanları uzaktan bir süre izlemeyi denemedin.. 
Çekmedin kendini bir süreliğine onlardan her seferinde daha da üstlerine gittin sen..
Sevdiğin adamlar mutlu tabi ki...
Sevdiğin adamlarda değil onlar senin üstelik.. 
Sevmeyi denedin sevmek için varını yoğunu önlerine serdiğin adamlar.. 
Sen kendine ceza vermeyecektin ki...
Sen olgunlaşıp büyüyerek hayata verecektin cezasını.. 
Sana bir daha yanlış yapamayacaktı işte o zaman ne o kendini adam sananlar nede hayat...
Oyun oynamayacaktı sana.. 
Sende kanmayacaktın zaten onlara.. 
Saçını kestirmen saçını uzatman yada başka bir şey.. 
Çünkü bunlar bir cesaret değil.. 
Ben bunu yapmazdım evet.. 
Ama korktuğumdan cesaretsizliğimden olmazdı bu.. 
Çünkü kimse için değişmem ben değişemem.. 
En ufak bir tırnağımın üstündeki cilayı çıkarmam bir başkası için.. 
Çünkü ben buyum böyle olmak istiyorum. 
Beni böyle sevecek o insan böle isteyecek... 
Neysem ne olduğumu bilerek duracak yanımda.. 
Sen aşka aşık da değilsin.. 
Sen hayallerindeki aşka aşıksın evet.. 
Ama şuanda öyle bir aşk yok maalesef.. 
Arkalarından çokça konuştuğumuz burun kıvrdığımz kızlardan olmadığını bende biliyorum.. 
AMA bu şekilde gidersen öyle olabileceğini yine sen yine sizin mutfakta söylemiştin bana.. 
Artık birşeyleri yaparken kafam çalışmıyor yaptıktan sonra da unutuyorum,bulamıyorum demiştin... 
Kaybedişlerinde aramanın en çok ben arkasındaydım yine.. 
Ama daha sağlamca ama daha irdeleyerek olsun bu aramaların istemiştim sadece.  
Aşık olduğun için güvenebildiğin için demedim sana yolun yol değil diye.. 
Aşık olmayı bilmediğin için, insan olmayanlara defalarca güvenebildiğin için dedim.. 
Sonucunda da şunu söyleyeyim sana.. 
Ben hep biz olarak düşündüm kendimi düşünmedim hiç.. 
Benim yolum senin yolun ben mutluyum sen değilsin ben şöyleyim ben böyleyim diye ayrımcılıklara girmedim.. 
Beni sorgulama beni bana bırak da demedim.. 
Ama şu yazın senin aynı şekilde düşünemedğini gösterdi bana.. 
Sende biz değiliz,değilmişiz.. 
Senin hayatın benim hayatım diye bir şey varmış sende.. 
Senin hayatın sorgulanmazmış senin dost dediğinin tarafından.. 
Yanlışlarınla sana gelinmezmiş.. 
Sen eksilen yerlerini sarıp sarmalamadın, geçici bişi kullandın hiç bir kere kalıcı saramadın o eksilen yerlerini.. 
Ben eğer bir gün eksilmeye karar verirsem, çokta kalıcı sararım o eksilen yerlerimi ... 
Hem senin yerine hemde kendimin.. 
Kötü kalpli iyi kalpli diye kalplerimizi de adlandıramazdım ben.. 
Kalbimiz birdi çünkü bizim farklılıklarımız dışarıdan belli olurdu ama içer de asla ayırt edemezlerdi seni,beni... bende böyleydik işte biz... 
Bende arkadaşlığımız öyle facebooklara düşmezdi.. 
O zaman inanırdım işte süslü cümlelerle yazıya malzeme etmediğine... 
Bütün mutlu anılarımızı olmamış gibi sen şu yazınla kapattın.. 
Benim amacım sadece senin artık yanlış yapmamandı.. 
Ama sen bunu bile anlayamadın.. 
İçimi bilirsin beni anlarsın sandım anlayamadın.. 
Keşke benimde ellerim acısaydı içim acıyacağına yüreğim ezileceğine keşke... 
Sen şu sözlerle beni,seni,bizi,arkadaşlığımızı,paylaştıklarımızı, anılarımızı,bize ait olan her şeyi;
ama her şeyi büyük bir göçüğün altında bıraktın... 
Bende sana böyle cümleleri kuramazdım.. Ve bu sefer bende de farklı ...

                                                                                ***

Yorumlar

  1. belki de çok çabuk ve hızlı aşık oldugun ve senin "yolunun" bu olduğu içindir.
    belki de insanların neyi kaybettiklerini bilmeden kendi kayıplarını hep onların kayıplarının üstüne koyuyorsundur.

    ben aşka aşığım ile ben yemek yemeyi seviyorum arasında fark yok.
    hiç bir yemeğin tadını gerçekten alamıyorsun. önüne gelen yemeği yiyorsan sana özenerek yemek yapılmasının ne anlamı var ki...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kırmızı Baladlar

                     Ben, kendine dokunan ve kendiyle çoğalan her aşka kalbini veren kadın ... Doğru muydu hayaletlerin her kaybedişi görünür kıldığı...  Bu odada ve bu sonsuzlukta nasıl çılgınca dileniyorum hayatı!...  Eğer  yağmur  yağınca içeri gireceksen seninle gitmem uzak ülkelere.  Ya da gölgelerine sığınan evimde yeşermeye çalışan canlı bir kaktüsü şımartırken,  rüzgara eğimli bir mektup düşürmezsen  penceremden ; seninle yaşayamam aşkı.  Öylesine zor bir uyku şimdi seni düşünmek.  Sarılışlarıma yanıt olarak içebilir misin gözyaşlarımı...  Ama dur!...  Tenin sıcaklığında kaderime bulaşacak bir iz bırakacaksan;  dur ve yalnız ürpertisini yolla gerçeğin...  Belki de sana gelmek yerine saçlarımı boyatmalıydım .  Bir  şiir  bırakmak için, tıpkı o şarkıda olduğu gibi; sadece beni  sev   diye... İnan adaletli değil hiçbir alışveriş....

Var Olmak

Düşünmekle hiç bir şeyi var edemezsin... Yazacağım  basit şeyler zaten vardır.    Tamamı basit, daha önce söylenmiş veya yazılmış olabilir hatta bunların hepsi bile olabilir. Herşeyi basite indirgemekle kolaya kaçarsın ve meselelerden uzaklaşırsın. Basit düşünebilmek en güzel başlangıcımdır. Başlangıçlarla aram çok iyidir. Bir başlangıç yapmaya çabalarım. Yol aldıysam ise başladığım noktaya ışık hızıyla dönerim. Sonlara hiç varamamak için çok çalıştım ve var olmak... Güneş sabahları doğudan doğar. İnsanlar sabahları uyanırlar. İşe giderler. Çalışmak vardır. Ayakkabı giyerler bazen siyah bazen kahverengi. Bazen beyaz, bazen kırmızı arabalara binerler bazende mavi ayakkabı giyerler. Trafik vardır. Hava vardır. Su vardır tabi. Bazen yağmur yağar ya da kar. Kış vardır karanlık ve ışıksız. Kışları hava erken kararır. Evlere gidilir. Sıcacık çorbalar içilir, Şeftali yenir. İnsanlar çizgili ya da başka desenli kumaşlardan pjamalarını giyerler. Masallar vardır. Pikniğe g...

Tuttum Bir Şiir Yazdım

Tertemiz bir kağıdı sözcüklerle karalamak kolaydır da, Mürekkebine gözyaşlarını katık edip şiir ile aydınlatmaktır zor olan Asi dir sözcükler toparlayamazsın kimi zaman, ancak bir düş düşer aklına şiir oluverir yinede… Sözcükler bile anlamlarını ararken ben tuttum sana şiir yazdım dua eden çocuk gibi içten…. Şiirim dua oldu, Çocukların duaları yanıtsız kalmazdı,benim şiirim sensiz kalmadı Tuttum sana şiir yazdım,sonra oturdum dua ettim Dua yazdım şiir oldu,şiir ettim dua… Duasından uyandı çocuk,şiirimle uyudu… Yeni güne uyanmak nasıl zor ise,senin uykuna şiir olmak öyle kolaydı, Aslında sen uyurken şiir kolay,şiir zorken senin uyanman olasıydı Ben sana tuttum şiir yazdım,sözcüklerim öyküye kaçtı, Sonra kahramanlarım öyküden kaçtı,öykü şiir olarak kaldı Sözcükler şiir olurdu da, Şiir, şiir olmaktan sıkılır sen olurdu Senin güzelliğinin şiir olması kolaydı da,seni sana şiirle anlatmak zordu Bir bahar melteminin, mayısın en güneşli gününde bir şiir o...