Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kelimesizlik

Sözün bulunduğu zamanlardan kalma tüm bu yaralarımız... Sessiz ve kelimesiz kalabilseydik keşke. Zaten herkes kendi kendine konuşabilirdi. Duyabilirdi herkesin kulakları ağzından çıkanları. Susuşlar, cümlelerden daha çok şey ifade ederdi zaten. Hepimiz sağır ve dilsiz olsaydık, kelimesizlik yalnızlık gibi gelmezdi. Eksik yanlarımızı daha kolay gizlerdik birbirimizden. Düşüncelerimiz yüzünden incitilmezdik de belki o zaman. Peki ya sahiden anlayabilir miydik kendimizi ve birbirimizi? Anlardık elbet kırılmadan hemde.Sözlerin ağırlığı olmadan dokunarak anlardık. Yüreklerimize bu denli batmızdı ucu açık kalmış cümlelerin sivri yanları. Bir bakış ne kadar da değerli olurdu o vakit. Söz uçardı Gözlerimizin renklerini keşfederdik. Devrik zamanlarda yaşamazdık belki Özne yüklem uyumunu değil ruhlarımızın uyumunu arardık. Ben sesimi unuttum, hayatta bana en büyük yoksulluğu yaşatanın yanında. Onun benden utanan gözlerinde bıraktım bütün kelimelerimi İ...

Yüzyıl Uyusam Şimdi

— Uyumak simdi,  uyanmak yüz yil sonra, sevgilim...  — Hayir,  kendi asrim beni korkutmuyor  ben kaçak degilim.  Asrim sefil, asrim yüz kizartici, asrim cesur, büyük ve kahraman.  Dünyaya erken gelmisim diye kahretmedim hiçbir zaman.  — Yüz yil sonra, sevgilim...  — Hayir, her seye ragmen daha evvel.  Ve ölen ve dogan  ve son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asir  Nazım Hikmet Ran     Sessiz ve derinden yaşamaktı asolalan. Eksik yanlarını sevdim ben hayatın daha az yanılayım diye. Yarım kalmış cümleleri sevdim, sonunu kendim getirebileyim diye. Ağlayamadığım acılarım,kapanmamış yaralarım,nice gözlerden kaçırdığım bakışlarım,uzun uzun susmalarım,sonuna varamadığım yollarım,sonunu getiremediğim planlarım,kendimi zamana karsı hep geç kalmış hissettiğim anlarım, hep yarım kalmış aşk yanılsamalarım, başka hayatlara istemeden dokundurduğum kan kırmızı yalnızlığım oldu hep. Birde en fazla milyonlarca ...