Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Modern Çağın Meydan Savaşı

Bir kadın gözüyle futbol hakkında konuşmak,yazmak gerçekten zordur. Bir kadın isterse futbolun kitabını yazabilecek seviyede olsun,istediği kadar  yırtınsın bu işi erkekler kadar iyi bildiğine kimseyi inandıramaz. Futbol hakkında konuştuğunda kimse kaale almaz. "Madem futbolu seviyorsun söyle bakalım ofsayt nasıl olur" sorusuna maruz kalır. Ha bu erkeklerin suçumu değil tabi ki. Kadınların tercih meselesi sadece.Asırlar boyudur erkekler egemendir bu spora.Onlar oynarlar,onlar tartışırlar.Siz hiç mahalle maçı yapan kız topluluğu gördünüz mü?Erkek çocukları sümüklü sümüklü, kan ter içinde koşturup dururken oradan oraya,kız çocukları bir kaldırıma kilimlerini serip bebekleriyle oynar.O mahalle maçının en çok gol atan popüler çocuğunu da göz ucuyla izlerler o ayrı.Her işin duygusallık içeren kısmı bize kalıyor işte.  Ben ne kadar berecebilirim bilmiyorum ama bu konudan bahsedeceğim şimdi.E küçüğünden,büyüğüne herkesin bu konuda söylecek sözü var da benim neyim eksik canım...

"Kırmızı Balık"ın Öyküsü....

"... Küçük Kara Balık hasta değildi. onun bambaşka bir derdi vardı.''  Kitabın sonunda herkesin hasta olduğuna inandığı Küçük Kara Balık'a ne olduğunu s öylemeyeceğim ancak Küçük Kırmızı Balık'ın onun yolunda ilerleyeceğini adım gibi eminim....."/S amed Behrengi    Yazmaya nasıl başladığımı düşündüm bugün.Hafızam gerçekten çok yorgun.İçimdeki yazma tutkusunu kim koyuvermiş ki kalbime? Hangi masal kitabından özenmişim? Hangi sümüklü çocuk, aşkı yazmayı öğretmiş bana? İlkokulda Ali'ye,Ömer'e,Işıl'a defalarca yazdığım cümleleri saymazsam,yazdığım ilk cümlem neydi...Kimeydi ve ne ile ilgiliydi...? Özgürlüğün tanımını ilk olarak hangi sözcüklerle yapmışım?   Şimdi kurduğum cümlelerin sonuna nokta koyamazken,küçücük yaşımda bir sürü defteri dolduracak kadar cümle nereden gelmiş ki aklıma? Çocukken de kendimi yalnız hissetmiş olamam heralde ama neden yazmayı yeni öğrenmiş bir çocuk defterler dolusu kendinden bahseder ki? Neden sürekli yaptı...

Beni Siz Delirttiniz...

  Bu aralar beni en iyi anlatan şey bu karikatür.   Bir de Oğuz Atay'ın  şu cümlesi "Canım insanlar sonunda bana bunuda yaptınız..." Duygusallıktan,aşktan meşkten fazlaca sıyrıldığım şu günlerde "cuk" diye oturuyor beynime ve bu cümleyi anlayabilenlerden olmak için çabalıyorum ve sahtekarlık hiç yapmıyorum. Gerçi Oguz Atay'ın anlaşılabilme gibi bir amacı olduğunu zaten sanmıyorum.   Kendi kendime kalabilmeyi öğreniyorum sanırım artık. Birisi bana nasılsın? diye sorduğunda "çok iyiyim" diyorum."Harikayım." Çünkü biliyorum ki "kötüyüm" desem karşımda yılışıkça ve acıyarak bakan gözler, yardım için uzanan korkunç eller olacak.Sıkıntılarımı,kaba,özensiz,ilgisiz ve en iğreti şekillerde gidermeye çalışacaklar. Dünya kendini psikolog sanan yardım sever insanlarla dolu ne güzel! Fakat ben iyiyim dostlar o bıdı bıdı,modası geçmiş,bikaç kişisel gelişim kitabından arakladığınız cümlelerinizi kendize saklayın.Ne kadar iyi yürekli...

Her Aşk Bir Othello'dur...

“Sevdalandım içimde Kaçıncı sevdaya gebe?” diyor adam kendi kendine “Ben sevdalıyım zahir Sana desem sen değil... Bahane arasam bahanesi bol “Yalnızım çekip al” desem, Elleme, nicedir yalnızlığım Konuş desem, sussan ya! Çelişmiş her yerim” diyor kadın kendine... “Yani, Sevdalanmadım ben ona ne de sana Bir sevdaydı zaten bende ki Her şey benden içre doğru… İçerde Sakın ha İçerleme!” diyor adam kadına kadın adama...     Sarı bir sokak lambasının altında rastgeldiler ansızın bir gece. "Belli ki sende farklı bile değildin."dedi kadın. "Bense seni her görüşümde ilk kez görür gibi,her bakışımda son kez bakar gibiydim..O anlarda sen anlamlı anlamlı başını sallıyordun,duygulanmış gibiydin, etkilenmiş gibiydin,hüzünlenmiş gibiydin. Hep gibiydin. Hiç kendin olamıyordun. Olursan kendinden korkuyordun.'' "Sıkı sıkıya inanabileceğim, bir şey olsun istiyordum sadece."dedi adam. "Hayatımda bir defa da olsa ...

Somalili Çocuğa Mektup...

  Sen...Bedeni küçücük, yüreği dünyalardan büyük çocuk! Utanıyorum... Dört bir yanda dünya kardeşliği üzerine nutuklar atarken, sana kardeşim demeye utanıyorum. Korkuyorum gözlerine bakmaya. Hayattaki herşey sıradanlaşıveriyor seni düşündüğümde. Uzun ve süslü cümlelerle ölümden bahsederken ben, zamansız yolculuğunla ölümün "aniden"liğini çarpıveriyorsun yüzüme. Sen cılız bedeninle haykırırken "bir damla su" diye ve geçerken zaman,  ben cümleler kurarken habire duymuyorum bile seni. Ne umutlarla açtın gözlerini dünyaya.Üstelik senin suçun değildi doğmak. Doğmak suç bile değildi de yaşamana izin vermedi yinede kurak topraklar. Çocuk bakma öyle kara kara! Yüreğimin karanlığını görüyorum gözlerinde. Rahatımı neden bozarsın ki çocuk...?  Neden hatırlattın bana aç gözlülüğümü,bencilliğimi,vurdumduymazlığımı ve sevgisizliğimi... Sessizce öl bir köşede dedik sana bakmasaydın ya böyle... Sansaydım ki bütün çocuklar şikayet ediyor ben...