Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Uyan Artık Prenses

" O cam kutuda uyuyan da, masallarda pamuk prenses yalnizca.  Hakiki hayatlarda cam kutularda yüz milyon binlerce pamuk prens uyuyor.” Yanlış masallarla büyütülmüş bir nesiliz biz. Dünyayı masal kitaplarında ki gibi sanarak büyüyen… "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" soruna “ prenses ” diye yanıt verebilecek kadar masallara inanmış… Babalarımızın bizim için hazırlamış olduğu  krallıklarda güzel güzel, mutlu mesut yaşayacağımıza, her daim sevileceğimize emin olarak… Dinlediğimiz masallardan sonra gece yastığa başımızı koyunca, prenses olup bir prensle evlenmeyi, hayatta varabileceğimiz en yüksek mevki olarak kafamıza yerleştirerek uyuyan… Güzelliğimizin bizi asla terketmeyeceğini ve hep güzel olmamız gerektiğini düşünerek aynalarda vakit geçiren... Eğer çirkin olursak kötü biri de olacağımızı, güzel olduğumuzda karakterimizin de iyi, hoş olacağı ve yakışıklı birinin bu güzelliğe vurulup aşık olacağını sanan... Çünkü; Sindrella...

Ah Benim Uslanmaz Yanım

Her  ş eyi göze alarak çıktı ğ ımız yolculuklarda hatalarımız ne zaman acıtmaya ba ş lar  canımızı...? Bıkmadan, usanmadan, her seferinde hayata kaldı ğ ımız yerden devam  edebilmi ş ken üstelik;  hangi  fısıltı  içimizi sızlatır...? Bir  ş eyleri  sorgulamadan kabul  etmeyi kendimize yasakladı ğ ımız bu ça ğ da,  geçmi ş i sorgulamadan, hataları  göz ardı ederek sessizce kabul edebilmek  ve devam edebilmek yolumuza  kolay  olabilir mi hiç...? Bunca zaman una bulanıpta ne ekmek ne degirmenci  olamamak yazgısımı bazı insanların...? Ama yine de hangi ş air susturabilmi ş içinden gelen sesleri ya da kim bakabilmi ş ki gerçekten içine...? Kim kurtulabilmi ş büyük fırtınalardan yorulmadan, direkleri kırılmadan, yelkenleri yırtılmadan...? Önce bir şeyleri kırıp, sonra tamir etmeye uğraşma çabamızdan mı ibaret yoksa hayat...? Hatalarımız, sırf pişmanlık acısını yaşayabilelim diye bile bile ya...

Deli Bir Adam Size Kendinizden Utanmanızı Söylüyorsa, Ne Biçim Bir Dünyadır Bu!

Bagno Vignoni’nin delisi Domenico ... Domenico; 7 yıl boyunca ailesini dünyanın sonu gelecek diye eve kapatmış ve yerliler tarafından deli olarak görülen tuhaf adam... Ailesini terk edince, evi giderek bir harabeye, suların biriktiği bir yere dönüşmüştü ve o sürekli geçmişte yaşamaya başlamıştı. Hurdaya çıkmış bisikletinin üstünde pedal çevirir dururdu saatlerce,  hiç ilerlemediğini bile bile.  Çünkü bilirdi Domenico, her şey için uğraş boşa. Uğraşmaya değer mi? sorunun cevabı hep boşluk kalan, Birlik olma, birlikte olma çabalarımızın hep sonuçsuz kaldığının farkında, Tekliğin, tek başınalığın özgürlük olamadığını bilen, İnsanların etrafı görünmeyen duvarlarla çevriliyken, çatılar gökyüzüyle bağlantıyı keserken, sınırlar insanların birbirlerine dokunabilmesini engellerken,modern zamanlara ayak uyduramazken, tek çözüm yolunu kendini feda ederek yanmakta bulan adam... Belki de mecazi bir yanmadır bu. Farkındalığa erişen insanoğlunun ulaştığı fildişi kulesi... ...

Bugün Sana Bir Şeyler Anlatmam Gerek Sylvia

Sylvia Plath…  Uzun zamandır tanıdığım, bazen siyah beyaz fotoğrafını alıp karşıma uzun uzun bakıp, sanki bana kahve içmeye gelmisçesine sessiz sessiz sohbet ettiğim   kadın… Gözyaşlarına boğulduğum gecelerde kimselere anlatamadıklarımı  “ben anlıyorum” dercesine yüzünde belli belirsiz gülümsemesiyle  başucumda beliren ve usul usul saçlarımı okşayan kadın…  Ah Sylvia senin hakkında yazmak öyle zor ki… Aklım başıma geldiği günden beri, seni tanıdığım günden beri, bir kelime bile yazamadım.  Çok yazmak istedim ama her defasında bir sözcüğün çıktı karşıma ve seni okumaya devam ettim.Oysa artık bazı günler hakkında susma cesaretini gösteremiyorum affet. Büyüdükçe küçüldüğümü hissettiğim zamanlar sana doğu koşuyorum hep. Bana senden daha hüzünlü gelen bir şarkı dinlemedim henüz. Senin masalından daha cesur, senin masalından daha özgür ve giz dolu bir masal dinlemedim hiç büyüklerimden. Çürümüş çiceklere benzetiyorum seni,çünkü çürümüş çi...