Neyi
seversen sev ayrılacaksın.
Her şeyden
işte…
Seni bütün
yapan parçalarından, tek tek ayrılacaksın.
Hayatında
olmasalardı şimdiye kadar çoktan parça parça olacaktın zaten.
Seni ayakta
tuttular, tek vücut tuttular bunca zaman.
Ailen,
dostların, kolların, kalbindi seni hayata bağlayan.
Hiç
gitmeyeceklerdi , gitme zamanı olmayacaktı hiçbir zaman.
Ama kimi
zaman sen izin verdin hepsinin gitmesine.
Ya da
gidecekleri zamanı katmadın hesaba.
Parça parça
olmana zaman varken daha parçaladın bütününü belki de…
Ama’lar
olmasaydı dedin sonra.
Hayatın
hakkını verebilseydim dedin başın avuçlarının arasında.
Ah… Doğruyu
seçebilseydin ve kendini bilebilseydin doğru zamanda.
Bir daha
gönderdiklerinde seni dünyaya emin olabilseydin kaybettiklerini bulacağına.
Kocaman
yüreğini doldurabilseydin biraz daha emek ve cesaretle.
Bir gün veda
edemediklerinle yüzleşeceksin.
Belki yüzleşiyorsun belli aralıklarla.
Bakıyor
musun onlara?
Belki kalbin
kırıldı, belki güvenin sarsıldı çok kızdın belki.
Ve
bırakıldığını sandın, sende bıraktın öylece bir kenara kalbini, kollarını
parçalarını…
Farkında
değilsin ama bir gün gelecek, hiç gitmeyecek sandıkların ansızın veda bile
etmeden kayıverecekler ellerinden.
Söyleyecek
sözün varken daha, bir konuşma esnasında, belki bir trafik kazasında…
Pazartesiler bilinmez bir zamana kadar devam edecek.
İnsanlar durmadan ordan oraya koşturacak.
Çok mutlu olduğun anlar olacak, kaybettiğini unuttuğun zamanlar gelecek.
Peki ya elinden gelirken ama yapmamışken sen, sarılmamışken mesela parçan olduğunu fark edemediğin parçana giderse o,
farklı olacak mı pazartesiler?
Başlayabilecek misin kolayca yeni günlere?
Kaç kişi ,
kaç şey var sahi yokluğunu hissedeceğin
hayatta?
Kaç tanesi
canından can?
Kaçını
kaybedince ağıtlar yakacaksın gecelerce?
Kaçı senin
güneşin olmazlarsa, kalacaksın karanlıkta?
Düşünmeden attığın her adım için, onların ayak izlerinin üstünde kaç gece yürüyeceksin sokaklarda?
Dokunduğu
yerlere dokunacaksın hissetmek için daha.
Onların
nefesinin değdiği havayı tenefüs edebilmek için soluk soluğa yaşayacaksın kim bilir.
Tabi bu ne kadar yaşamak sayılırsa.
Onlar ne
kadar acı çektiğini hiçbir zaman bilmeyecekler.
Tıpkı onlara
acı verdiğin zamanları senin bilemediğin gibi.
Daha önce
hiç dikkatini çekmeyen dudaklarında ki gülümseme gelecek aklına.
Gözlerinde ki
ışık…Birlikte yenilen bir dilim portakal belki…
Arayabilecekken
aramadığın her dakika dert olacak içine.
Her gün
aramak isteyeceksin,
iyi olduğunu
bilmek için, görmek için,
uyuyabilmek
için geceleri, belki affedilmek için,
belki sadece
tutunacak bir şey olsun diye…
ama dünyaları versen yetmeyecek.
Geçmişte ki
bir anlık cesaretsizliğin, aramayışın, sarılmayışın sıkı sıkı, dünyalara bedel
olmayacak işte…
Şimdi
sokakta ki insanların gözlerine bakıyorum.
Gülüyorlar,
mutlular belki ama saklıyorlar kayıplarını gözlerinde.
Farkında
değiller, farkında değiliz durmadan kaybediyoruz bir şeyleri…
Farkında
olduğumuz an başlıyoruz;
çalmış
olduğumuz her gülüşün, kırdığımız her kalbin, akıttığımız her gözyaşının
hesabını canımızdan parça parça ödemeye…
Neyi
seversek sevelim gidecekler…Kaybedeceğiz...
Ama seversek
sahiden gidecekleri doğru zamana kadar,
Seçebilirsek
doğru adımları, geriye pişmanlık kırıntıları bırakmadan
İşte o zaman
farklı bir dünyada tamamlanmayı, buluşmayı bekleyeceğiz yalnızca.
Tercihlerimiz dudağımızın
kenarında buruk bir gülümseme olacak,
kalbimizde
anılar,
biraz özlem,
biraz da
tevekkül ile bekleyeceğiz;
Hiç sonu gelmeyecek Pazartesileri...
Yorumlar
Yorum Gönder