Ana içeriğe atla

Her Teselli Bir İhanet Gibi...


                                                                                                                  Oysa günün birinde yalnızlık yoracak seni, 
Günün birinde gururun iki büklüm olacak ve cesaretin kırılacak, yalnızım diye haykıracaksın günün birinde !..
  Kendi ululuğun bile bir hayalet gibi korkutacak seni..! 
    Her şey sahte diye bağıracaksın günün birinde !..
   Yalnız kişiyi öldürmeye çalışan duygular vardır ; 
Öldürmeyi başaramazlarsa eğer, onların ölmesi gerekir..!
Peki gücün yetiyor mu buna ?..
Katil olmaya...?

    Cümlelerimi duymuyorsun.Beni bütün olarak hiç tanımadığından belki hiç bütün olarak sevemiyorsun.Acılarımı,hayal kırıklıklarımı,susuzluğumu ve sana ihtiyacım olduğunu göremiyorsun hiç...ve ben neden bu trajediyi sonlandıramadığımı bilemiyorum.
 Sözcüklerim cılız kalıyor artık seninle konuşmaya çalışırken.Bir düğüm var içimde günden güne karmaşıklaşan.Gece gündüz göğsümde yeniden canlanan acılar,anılar taşıyorum.Sensizliğim ve sırlarımı gizlemem canımı sıkıyor bazen.Oysa ben mutsuzluğuma rağmen hala güçlüyüm.Boynumda yaşamanın ve nefes alabilmenin zorluğundan yapılmış bir pranga ile tek başımayım.Oysa ben gecelerin kadehinden içtiğim, her yuduma karışan acılarımın yararlı olduğuna inanıyorum.
    Düşlerimde hergün cenaze törenine katılıyorum.Bir buket çiçek ile öldürüyorum seni.Ruhumu çekip alıyorum kirli ellerinden.Dudaklarıma bir sakinlik çöküyor ve ne çok ağlıyorum.Sonra fark ediyorum ki kalbimin susuzluğu hala var olduğuna delil.Geçip gittiğin gibi yitip gidemiyorsun içimden.Silip silip tekrar yaratıyorum seni düşlerimde.Uyku silmiyor odamdan,sokaklardan gölgeni...Unutturmuyor bıkkınlığımı.Uyku silmiyor işte kavuşma sarhoşluğumu ve reddedilmiş özlemini.Bakışlarım geceler boyu saçlarında,yanaklarında ürkek bir kelebek gibi dolaşıyor.Ürkek ve aptal..Üstelik sende yoksun ortada.
   Ben gidişini kabullenerek seni değil kendimi azad ettim aslında.Kendi düşlerimi kurtardım kötü adamlardan.Masumiyetimi kazandım yeniden.İyi ki gittin sevgili! Yalnızlığıma şükrediyorum ama hala senin için acı çekmemek,sana ihanet gibi...Unutmak ve avunmak ihanetlerin en büyüğü sanki...Oysa seni bir saniye bile unutabilmek için ne kadar çaba harcıyorum bir bilsen! Biliyorum biliyorum arkama bakmamalıyım,bakarsam düşeceğim,yürüyüp gitmeliyim yarınlara ama nafile telaşlıyım da üstelik, seni unutuverirsem diye...
    Alışıyorum sessizce yetimliğe,ümitsizliğe ve en kötüsü sensizliğe alışıyorum.Gececek biliyorum böyle de ümitliyim!
    Yaşayacağım.Yaşayacaksın.Geceleri uyuyacağız başka düşlerin koynunda.Ben başka bir zamanda senin yörüngende kaybolurken sen belki sevdiğin kadının kara gözlerinde kaybolacaksın.Ben senin uğruna şişeler devirirken Sen sırf sevdiğin kadın istiyor diye sigarayı ve içkiyi daha az içeceksin.Benim sende hasret kaldığım ne varsa bir bir sunacaksın kadınlarına...Fedakarlıklar yapacağız başka bedenler uğruna ama çok tatsız olacak içimize sinemeyecek bir türlü...Ben senden kilometrelerce uzakta sensiz içeceğim,güleceğim,özleyeceğim...Sensiz huzur ihanet gibi gelecek başlarda o "an"larda korkacağım yaşamaktan.Kalbimi kağıtlara işleyeceğim bir süre.Sonra şuh bir bahar sabahı direleceğim öldüğüm yerden.Alev alev ve susuz yanacağım  ama Yaşayacağım işte öylece bütün yaralarımla ve hayal kırıklıklarımla.Tenim aç,Ruhum aç,anlaşılamayan kalbim ve anlayamadığım benliğimle fakat yalnız başıma..O kadar yalnız ki çaldığım hiçbir kapı açılmamış gibi kapımı çalanların her birine sağır olmuş gibi...
   Şimdilerde daha sakinim.Her teselli bir ihanet gibi geliyor kulaklarıma...Bütün kötülüklerden uzak tutuyorum kendimi,düşmanlarımı ardımdan bıraktım,yabancı bir dünyada yalnızlığımla o kadar kalabalığız ki! Senin için konuşmak,senin için yazmak,seni düşlemek en büyük hobim.Senin için yaralanmak isteğim bile var.Hatta yazabilmek için sana yalvarıyorum duymuyorsun.görmüyorsun ve sevgili h i s s e t m i y o r s u n... Ah ne yazık ne büyük ziyan...
  Kalbimle kalemim arasında kapı yok benim.Kendimi bırakıyorum karanlığa,karanlığım sensin...Gülünç olmaktan korkmuyorum.Kendi yarattığım bir rüyada yaşamak öyle keyifli ki.Seni de ben yarattım.Düşlerden dokudum o ipeksi tenini.O yüzden mağrur olma sevgili İstediğim an yok edebilirim seni...

***"Ve diyorum ki ; Hayat gerçekten karanlıktır istek olmadıkça. Ve tüm istekler kördür irfan olmadıkça. Ve tüm irfan boşunadır, bir işin meşgalen olmadıkça..Ve tüm uğraşlar boşunadır aşk olmadıkça..Eğer aşk ile çalışırsanız bağlanırsınız birbirinize ve Tanrıya..Aşk ile çalışmak nedir mi diyorsunuz ?..Kumaşı yüreğinizden çekilmiş iplikle dokumaktır ; Sevgiliniz giyecekmiş gibi...!

Yorumlar

  1. her teselli, her gülümseme, onsuz geçen tüm güzellikler bir ihanet gibi ama "o"na değil, kendimize aslında.
    geçecek, bunlar da geçecek kırmızı balıkçım

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …

La fille sur le pont

    "kötü yollar yoktur, kötü rastlantılar vardır." Size bir film anlataca ğ ım. Hakkında saatlerce konu ş ulabilecek,sayfalarca yazı yazılabilecek, gerçek gibi ve bir o kadar masalsı bir film.    Fransız filmleriyle ilk tanı ş mam her genç kız gibi, Audrey Tautou yani nam-ı de ğ er Amélie sayesinde olmu ş tu ve sonra Fransız sinemasını sadece Amélie’den ve Alain D elon'dan ibaret sanmamak için o gün bugün hala izlemekten vazgeçemedim.  O dura ğ an halleri,  Fransızcanın  insanı alıp götürmesi,  mutlu  son, e ğ lendirme, sürükleyicilik gibi kaygılar ta ş ımaması,abartıdan uzak yalın  senaryolar  ve oyunculuklarda eklenince en sevdi ğ im filmleri yapan millet olup çıktılar.   İş te  s enaryosunu Serge Frydman ’in yazdığı,  yönetmenli ğ ini  Patrice Leconte ’nin yaptı ğ ı, 1999 yapımlı,  Vanessa Paradis( Adele)  ve  Daniel Auteuil (Gabor)  isimli fransiz oyuncular...

Kuş Koysunlar Yoluna

"Öyle  güzelsin  ki  ku ş  koysunlar  yoluna" Bir  karga  bir  kediyi  öldüresiye  bir  oyuna  davet  ediyordu. Hep böyle mi bu? Bir   ş eyden kaçıyorum bir   ş eyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerle ş emiyorum, kendimi bir yer  edinemiyorum,  kendime bir  yer... Kafatasımın içini,  bir  küçük  huzur  adına  aynalarla kaplattım, ölü ben’im  kendini  izlesin  her yandan,  o  tuhaf  sır  içinden! Pani ğ ini  kukla yapmı ş  hasta  bir  çocu ğ um  ben. Oyunca ğ ı  panik  olan  sayın yalnızlık  kendi  kendine nasıl da e ğ lenir. Niye izin vermiyorsun yoluna ku ş konmasına niye  izin  vermiyorum  yoluma  ku ş  konmasına niye  kimseler  izin  vermez  yollarıma  ku ş  konmasına? "Öyle güz...