Ana içeriğe atla

'Julia' Bir Bahar Düş'ü...


Julia dedim sana,ismin bana bir baharı anımsatıyor,ismin bir şarkıya da çok yakısırdı üstelik...
Julia lalalala Julia...!
Bana güzel şeylerden bahset hadi,yarınlara umutla bakmak istiyorum senin gözlerinle...
Ruhumun kalan artıklarından kuleler yap,yukarılara çıktıkça hava daha temizdir her zaman...
Özgürlük için illa büyük alanlar mı gerekir Julia..?
Bir odada mesela yada kulemizde özgürce yaşayamaz mıyız?
Yaşamak dedim de yine kalabalıklardan sıkıldım,
zoraki konuşmalar,yüzlerde maskeler,
yapay bir akvaryumda nefes almaya çalışan bizler midemi bulandırıyor,
notasız şarkılar kulaklarımı tırmalıyor.
Gemileri geçtim, çiçekler kağıttan,insanlar demirden yapılmış...
Herşeye rağmen bir gerçekliktir gidiyor Julia.Bazen herşeyi çok gerçek algılamamak gerekiyor.
Bazen görmezden gelmeliyiz işte.
İnsanlar gözlerimin içine bakarak yalan söylüyorlar.
Farkediyorum.
Herkes farkında ama gözyumuyoruz,göz göze hiç bakamıyoruz artık.
Gerçekler,herşeyi bilmek,anlamak ve mantıklı davranmak yoruyor insanı.
Ben hayallerle yaşamanın daha mutluluk verici olduğuna inanıyorum tıpkı sen gibi.
Zaman zaten durmadan ilerliyor.Rüyalar, bir anıdan çok daha uzun sürüyor bazen.
Bazı şeylerle yetinmek gerek,mesela seni sevmek gibi.
Tam rutinleşmişken herşey beni bulman çok iyi oldu.
Senin varlığından emin olamayışım kafamı kurcalıyor.
Şimdi bir düş müsün sadece? 
Boşversene Julia...Kendime geldim seninle diyorum ben,ruhumun çürümeye başlamış yerlerini onarıyorum.
Sen o kadar mükemmelsin ki hiç canımı acıtmıyorsun,
saçlarına dokunmama izin ver..
Ben sana zarar vermem,sende bana...
Ben sana içimi açtım Julia anlasana...!
Hep kendimi anlatıyorum sana çünkü senin kırılmış olabiliceğin aklıma gelmiyor,ağladığını düşünemiyorum.
Sen kırılmazsın,gözyaşların yok senin...
Sana bakınca yalnızca ipekten ve pamuklardan işlenmiş ruhunu görüyorum.
Sadece bir ruh hissediyorum seni düşününce...
O ruh bana ilham ve yaşama sevinci katıyor.
Arınmam gerek.Direnmeli ve ileriye gitmeliyim. 
Şimdi üzüntüyü ve umutsuzluğu bırak Julia sırası değil...
Ruhlarımıza aşkı öğretelim artık,
Kırmızı sana çok yakıştı Julia sakın çıkarma bir daha...
Dünyayı baştan bile kurabiliriz.
Belki sadece güneşi ve denizi kullanırız.Tamam Julia geceyi unutmayalım.
Gece bizim en iyi arkadaşımız.
Sana bir beden,pahalı kumaşlardan dikilmiş elbiseler veremem zaten 
çok güzelsin 
Ama kanat yaparım belki.Uçar gidersin tutkuyla,kulemizde beklerim ben seni.
Gittiğinde harcanırsın,kanatırlar seni Julia dayanamam unut bu kanat fikrini....
  Beni beyninde büyütme  acı çekerim diyorsun.
Ben seninle kendimi büyütüyorum Julia.
Başka çarem yok henüz.Eğer bir gün düşlerimden uyanırsam,kör olursam mesela,gerçeği hayal ,hayali gerçek görme yanılgısına düşersem,zamanla alışırsam insanlara,mutluymuşum gibi yapabilirsem,ölmek üzere olan bir umudumun içine senide koyup vereceğim geceye seni hiç düşünmeyeceğim.
Ama bu kadar bencil olamazsın sen Julia,yapamazsın biliyorum.
Sen gidersen ne gülebilir,ne ağlayabilir nede acı çekerim bu seni mutlu etmez biliyorum.
Bıraksana Julia biz mutluyuz baksana...!
Beni senden ayrı düşünemiyorum ki Julia..İçimde büyütüyorum seni.Özlediğim ne varsa sensin...Sen hiçbir mevsim solmuyorsun,belirsizliğin acı versede bana katlanırım Julia.
Sen sakın şarkılar söylemekten vazgeçme kulağıma.
Yağmurlu bir bahar da düştün aklıma yağmur sensin Julia bahar da...
Seni birgün gördüğümde,dokunduğumda tüm dünya sarsılacak ve söz sana gökyüzü hep mavi kalacak...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …

La fille sur le pont

    "kötü yollar yoktur, kötü rastlantılar vardır." Size bir film anlataca ğ ım. Hakkında saatlerce konu ş ulabilecek,sayfalarca yazı yazılabilecek, gerçek gibi ve bir o kadar masalsı bir film.    Fransız filmleriyle ilk tanı ş mam her genç kız gibi, Audrey Tautou yani nam-ı de ğ er Amélie sayesinde olmu ş tu ve sonra Fransız sinemasını sadece Amélie’den ve Alain D elon'dan ibaret sanmamak için o gün bugün hala izlemekten vazgeçemedim.  O dura ğ an halleri,  Fransızcanın  insanı alıp götürmesi,  mutlu  son, e ğ lendirme, sürükleyicilik gibi kaygılar ta ş ımaması,abartıdan uzak yalın  senaryolar  ve oyunculuklarda eklenince en sevdi ğ im filmleri yapan millet olup çıktılar.   İş te  s enaryosunu Serge Frydman ’in yazdığı,  yönetmenli ğ ini  Patrice Leconte ’nin yaptı ğ ı, 1999 yapımlı,  Vanessa Paradis( Adele)  ve  Daniel Auteuil (Gabor)  isimli fransiz oyuncular...

Kuş Koysunlar Yoluna

"Öyle  güzelsin  ki  ku ş  koysunlar  yoluna" Bir  karga  bir  kediyi  öldüresiye  bir  oyuna  davet  ediyordu. Hep böyle mi bu? Bir   ş eyden kaçıyorum bir   ş eyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerle ş emiyorum, kendimi bir yer  edinemiyorum,  kendime bir  yer... Kafatasımın içini,  bir  küçük  huzur  adına  aynalarla kaplattım, ölü ben’im  kendini  izlesin  her yandan,  o  tuhaf  sır  içinden! Pani ğ ini  kukla yapmı ş  hasta  bir  çocu ğ um  ben. Oyunca ğ ı  panik  olan  sayın yalnızlık  kendi  kendine nasıl da e ğ lenir. Niye izin vermiyorsun yoluna ku ş konmasına niye  izin  vermiyorum  yoluma  ku ş  konmasına niye  kimseler  izin  vermez  yollarıma  ku ş  konmasına? "Öyle güz...