Ana içeriğe atla

Her şeyi Boşverip Gidebilseydik Bunlar Olmazdı


 
  Kimsenin aklında kalmaz yaz sonuna denk gelen hikayeler. 
Takılı kaldığın her düş, gözlerini ve kalbini yorar geceler eksildiğinde. 
Açtığın ve kapamayı unuttun her parantezin içerisinde umutlar ve erdemler  yıpranır. 
Sonrasını bilirsin işte saatler mola vermeden gereksiz bir hızla akar gider. 
Yorgun dakikalarda başın düşünce sol omzuna anlarsın yazdan geriye saymaya başladığını.
Kimi neden sevdiğini düşündürür sana piç kurusu ağustos geceleri. 
Bir daha asla geri dönmemek üzere kapattığın kapıların anahtarları şıngırdar cebinde.
  Neden en çok kendinden korktuğunu sorgularsın ve kaderinden. 
Uykuya dalmak için farklı bir sabaha uyanmakla kandırırsın kendini ve sabah olunca unutmaya çabalarsın farklı bir sabah umudunu. 
Tüm bunların sebebini bilmezken sen, güneş doğar veya batar umursamazsın saatleri...
   Bakıyorum, herkes olması gerektiği yerin en uzağında.
Uzak olmaktan  iyi olan birşey varsa oda geride kalmak hep. 
Çünkü geride kalanların iyi ki bitmiş ile başlayan kurtuluşları vardır. 
Uzak olanlar düşlenir zaman zaman ama geride kalanları umursamaz insanlar. Keşkeler ve belkilerle anarlar geride bıraktıklarını zaman zaman vicdanlarını sıkıştırırlar. 
Sanırlar ki geride kalanlar gülebildiği için unutur yaşananları. 
Oysa ki her mutlu anı katletmeye kendini adamışlar, gözbebeklerime kazınmış görüntülere bakmaya yanaşmazlar bile.
Yine de hepimiz seviyoruz bir kez de olsa kalbi olmayanları. Seviyoruz işte çöplerden bir şeyler yaratmayı, bedenlere yeni kalpler çizmeyi. 
Bu yüzden bana masum şeylerden bahsetme. 
Güzel insanlardan, sabah ayazından, yağmurda tutuşan ellerden, sevmelerin gerçekliğinden  bahsetme, gözüm açık gidecek sonra, sonra kendi ellerim birbirlerini tutacak, sözlerim kesik kesik olacak, sonra bekleyeceğim perişanlıkla...
Ben biliyorum oysa ne sevdalar  yok oluyor ağaçların kabuklarında ve ne sırlar saklanıyor hala yüz yıllık çınarlarda.
 Ben bıraktım artık düşünmeyi başkaları düşünsün şimdi. 
Bu yüzden elimde bir sürü mendil var büzüşmüş. İnsan düşünmeyi bırakınca gözünden yaşlar geliyor hep. 
Birkaç şiir kalıyor yanında hatırlayamadığın ve ardında kalıyor bütün yalanlar. Açıldığında bir yaz gecesinde geçmişe, vicdanı kurtarabiliyorsun bir tek derinlerde. 
Bulamıyorsun çünkü bunu asla unutmam dediğin unutuluşları. 
Ama sebebini biliyorsun artık yorgun oluşlarının.
Mesela diz kapaklarım birbirini eziyor uyurken bu yüzden yürüyemiyorum. Havasız kalıyor uyuduğum oda bu yüzden nefes alamayışım. 
Vücudumun sol tarafı gövdemin altında kalıyor hep bu yüzden kalbim ağrıyor, sıkışıyor. 
Sabah uyuyup, gece uyanıyorum, gözlerim gün ışığını görmüyor pek bu yüzden yaşlar. 
Sevgi yüzünden sandığım ne varsa kendimi uyuttuğum için sürekli.
 Mesela artık gelecek gibi gidenlere inanmıyorum hiç gelmezler çünkü. Çekiyorum alnımı dayadığım pencere dibinden. Pencereler yanlızca kuşları seyretmek için artık biliyorum. 
Telefonum her çaldığında koşmuyorum evde, alt kattakilere fazla ses gidiyor. 
Kapı çaldığında  heyecanla kim o demiyorum artık çünkü şaşırıyor her defasında heyecanlı sesime su sayaçlarını kontrole gelmiş adam.
  İşte diyorum başka türlü de olabiliyor. 
Sarılmak en zoru diyorum kimse benimle aynı fikirde değil. 
Düşünmüyorum kimseyi çünkü onlar başkalarını sevebilecek kadar kendilerinde değiller. 
Artık aniden ölebilmek için yıldırımlar ve aniden yollara fırlayabilecek geyikler çiziyorum deftere lazım olacak biliyorum. 
Bana geleceğin güzelliğinden bahseden her şarkının değiştiriyorum notalarını. Her zamankinden daha fazla sarılıyorum artık köşede yatan kedinin umursamazlığına. 
Kendim gibiyim şimdi, her şey gibi. Denizin en yosunsuz kıyısı gibiyim. 
Dipten kesilmiş tırnaklar gibiyim.
Yalan söylemeyeceğim, iyiyim. 
Yerini bildiği radara kafa tutan adam gibiyim. 
Pişmanlıklardan miras olgunluklar ve yatağa yatınca ağrıyan sırt kadar iyiyim.
Hala takvimde ki bazı günleri yuvarlak içine alan biriyim. 
Hadi en sevdiğim rengi sorda kafam dağılsın biraz.
En sevdiğim renk bukalemun ve uyursam kabus göreceğim biliyorum.
Artık daha çok sigara, daha çok uyku, yeterince hayır ve yerli yerinde gülüşler...
Hoşçakal’lar gizliyorum zor günler için kimi affedemiyorum hala ve kimler affetmiyor beni hala bilmiyorum.
Bugüne kadar hiç olamadığım kadar ciddiyim artık. Çılgın bir rüzgar eserken bile sigaramı yakıp cümlelerime devam edebiliyorum.
Sevginin insana neler yaptırabiliceğini görüyorum ve korkuyorum. 
Zaten sevgi genelde insana hatalar yaptırıyor. Bir asır yetiyor o hatalar insana.
 Oysa ben doğru olsun istiyorum hep, el ele uyunmuş geceler pişmanlık doğuramasın istiyorum.
Ödülü mutsuzluk ve umutsuzluk olan yarışmalarda açık ara birinci geliyorum. Biri karşıma geçip nah çekse sevinç gözyaşlarına boğulacağım. Yinede mağlup olmanın insana verdiği bir güç var. 
Alışmış oluyorsun çünkü hani savaşa girsen kolun kopsa, sarılamasan kimseye olsun, onlar bana sarılır diyorsun. 
Hesap sormuyorsun, yorulmuyorsun bir süre sonra kabulleniyorsun. Gidenlerin ardından çınlayan boşluğu susturmanın en güzel yolu kabullenmektir. 
Bana ağzımı açıpta neden diye sormak yakışmıyor zaten bir türlü.
 Bazen çok fazla oluyor söylediklerim ama derimin altında gizleyemiyorum düşündüklerimi. Kağıtlarada yazamıyorum annem temizlik yaparken toplayıp geri dönüşüm kutusuna atıyor sözcüklerimi.
 Senenin en geveze mevsimin, sıradan bir gününün en sevdiğim saatindeyim şimdi alnımdan yaz akıyor, bana hangi hislerden kaçtığımı bile unutturuyor. Gecenin bu saatlerinde birilerine yazık oluyor.
Bir mucize sanıyor şimdi birileri kim bilir büyük bir hiçi. 
Umursamıyorum.
Derin bir konuşmaya başlayacakmışım gibi söndürüyorum sigaramı . 
Bazen sevemiyorsun bir türlü yaşadığın şehri ama gidemiyorsunda işte. Oturuyorsun saçlarını kesiyorsun, tırnaklarını irenç renklere boyuyorsun. 
Şimdi tam zamanı dediğinde bile ölemiyorsun, elinden son umudunuda kazıyıp alıyorlar gidemiyorsun.
 Aslında bunların hepsi bil diye,
neden bunca kırmızı, burukluk acı. 
Belki sevemediğim bu şehri birlikte terkederiz diye.
Belki dev girdaplardan kurtulursam bir gün, 
Belki omzuna yaslanırım haddimi bilecek kadar mesafede.
Belki kimsesizdir seninde omzun.
Belki gönlün hilesizdir ve anlarsın,
belki her hikayede hala masum ve kahraman kalabildiğimi diye...
Aslında derdim; sana herşeyi unutturabilirim diye, bilmeseydim daha önce bunu duymamış olduğunu...
ve sen bilmeseydin kullanmadığım tek bir belki kalmadı elimde...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kırmızı Baladlar

                     Ben, kendine dokunan ve kendiyle çoğalan her aşka kalbini veren kadın ... Doğru muydu hayaletlerin her kaybedişi görünür kıldığı...  Bu odada ve bu sonsuzlukta nasıl çılgınca dileniyorum hayatı!...  Eğer  yağmur  yağınca içeri gireceksen seninle gitmem uzak ülkelere.  Ya da gölgelerine sığınan evimde yeşermeye çalışan canlı bir kaktüsü şımartırken,  rüzgara eğimli bir mektup düşürmezsen  penceremden ; seninle yaşayamam aşkı.  Öylesine zor bir uyku şimdi seni düşünmek.  Sarılışlarıma yanıt olarak içebilir misin gözyaşlarımı...  Ama dur!...  Tenin sıcaklığında kaderime bulaşacak bir iz bırakacaksan;  dur ve yalnız ürpertisini yolla gerçeğin...  Belki de sana gelmek yerine saçlarımı boyatmalıydım .  Bir  şiir  bırakmak için, tıpkı o şarkıda olduğu gibi; sadece beni  sev   diye... İnan adaletli değil hiçbir alışveriş....

Var Olmak

Düşünmekle hiç bir şeyi var edemezsin... Yazacağım  basit şeyler zaten vardır.    Tamamı basit, daha önce söylenmiş veya yazılmış olabilir hatta bunların hepsi bile olabilir. Herşeyi basite indirgemekle kolaya kaçarsın ve meselelerden uzaklaşırsın. Basit düşünebilmek en güzel başlangıcımdır. Başlangıçlarla aram çok iyidir. Bir başlangıç yapmaya çabalarım. Yol aldıysam ise başladığım noktaya ışık hızıyla dönerim. Sonlara hiç varamamak için çok çalıştım ve var olmak... Güneş sabahları doğudan doğar. İnsanlar sabahları uyanırlar. İşe giderler. Çalışmak vardır. Ayakkabı giyerler bazen siyah bazen kahverengi. Bazen beyaz, bazen kırmızı arabalara binerler bazende mavi ayakkabı giyerler. Trafik vardır. Hava vardır. Su vardır tabi. Bazen yağmur yağar ya da kar. Kış vardır karanlık ve ışıksız. Kışları hava erken kararır. Evlere gidilir. Sıcacık çorbalar içilir, Şeftali yenir. İnsanlar çizgili ya da başka desenli kumaşlardan pjamalarını giyerler. Masallar vardır. Pikniğe g...

Tuttum Bir Şiir Yazdım

Tertemiz bir kağıdı sözcüklerle karalamak kolaydır da, Mürekkebine gözyaşlarını katık edip şiir ile aydınlatmaktır zor olan Asi dir sözcükler toparlayamazsın kimi zaman, ancak bir düş düşer aklına şiir oluverir yinede… Sözcükler bile anlamlarını ararken ben tuttum sana şiir yazdım dua eden çocuk gibi içten…. Şiirim dua oldu, Çocukların duaları yanıtsız kalmazdı,benim şiirim sensiz kalmadı Tuttum sana şiir yazdım,sonra oturdum dua ettim Dua yazdım şiir oldu,şiir ettim dua… Duasından uyandı çocuk,şiirimle uyudu… Yeni güne uyanmak nasıl zor ise,senin uykuna şiir olmak öyle kolaydı, Aslında sen uyurken şiir kolay,şiir zorken senin uyanman olasıydı Ben sana tuttum şiir yazdım,sözcüklerim öyküye kaçtı, Sonra kahramanlarım öyküden kaçtı,öykü şiir olarak kaldı Sözcükler şiir olurdu da, Şiir, şiir olmaktan sıkılır sen olurdu Senin güzelliğinin şiir olması kolaydı da,seni sana şiirle anlatmak zordu Bir bahar melteminin, mayısın en güneşli gününde bir şiir o...