Ana içeriğe atla

Kadın Yüreği Değmiş Albümler


       Bu yıl kış bize oldukça insaflı davranıyor. Karanlık sabahlar olacak, sıkılacağız daralacağız sandık ama hani kışların en sert geçtiği Ocak Şubat aylarında bile güneş yüzünü bizden esirgemedi. Böylece ben kendi adıma, en azından güneşli günlere uyanmanın pozitifliğiyle; daha çok kitap okudum, kışımı yaza çeviren sevdiceğimle çok güzel diziler izledik kahvaltılarda, daha da güzel geldi sevdiğim şarkılar kulağıma.

  2012 sonları ve bu sıralar müzik zevkim açısından oldukça tatmin edici albümler çıktı. Çok güzel kelimeler yazdı yine o güzel kadınlar yüreklilikle. Öykü okur gibi dinledim hepsini,İçime sindi.
Bu güzel ve yine güneşli pazar sabahında ufak bir derleme yaptım bende o güzel albümleri.
Dinleyiniz, ben çok sevdim sizde belki seversiniz. Şimdilik kış kışlığını yapmıyor her şey yolunda ama yapacak olursa da bu şarkılarla ısınırız.

Melis Danişmend - Biraz Gülmek İstiyordum
2013
1. Hüzün Dram Keder
2. Erik
3. Karşılıksız
4. Masa
5. Sükut
6. Gölgemde Dinlenmeye Gel
7. Kış Küskünü
8. Ufak Tefek Notlar
9. Işıklar Sönerken
  Bu naif albümün  Melis Danişmend’in  baştan sona akustik  kıvamda ve enfes olan   Daha Az Renk  albümünden  sonra  gelmesi  şanssızlık gibi geldi başta bana.  Çok sevmiştim ben o albümü, çok dinledim. Ve böyle güçlü bir albümle, yükselen çıtayı korumak,  aynı tadı aynı lezzeti yakalamak sahiden zor dedim.Sonra  açtım kalbimi ve kulaklarımı bağırmadan şarkı söylemek isteyen
Melis’i 
ona yakışır şekilde usul usul dinlemeye başladım. Bir albümü ilk dinleyişim çok önemlidir benim için.
Şu izdivaç programlarında ki gibi elektrik meselesi gibi sanırım.İlk seferde elektrik aldıysam eğer bir daha kolay kolay bırakamıyorum.
Albümdeki şarkıları dinlerken gülümsediğimi fark ettim. “ Erik yiyorum, seni özlüyorum” … “ Bir gün bir çocuk eve de gelmiş kimse yok açmış bakmış hayır dolaba diğil hayatına” …dedi.
  Tamam dedim sonra…. Olmuş bu albüm hem de ilk albümü gibi samimi ve içten olmuş yine.
Üstelik bu kez  kullanılan enstrümanlar  çok daha hissedilir şekilde. Değişmesini  istemediğim ve hayran olduğum her şey devam ediyor. 
Sanki her yeni albümü çıktığında  Melis Danişmend  geliyor bana, biraz hüzünlü yine. Bir kahve yapıyorum, oturuyor karşıma başlıyor anlatmaya bazen keşkelerle doluyor  gözleri, bazen gülümseyerek boşver diyor. Sonra birlikte şarkı söylüyoruz. Gülümse diyorum onu geçirirken çünkü çok güzel işler yapıyorsun...

Birsen Tezer - İkinci Cihan
2013
1-Nefes
2-Delikanlı
3-Kuş Masalı
4-Kusura Bakma
5-Arı maya
6-Şarkıcının Şarkısı
7-Boşver
8-Ne Tuhaf
9-Kendi Kendime (Eylül)
  Yaşımdan büyük şarkılar dinleyip, boyumdan büyük sularda yüzmeyi çok sevdiğim zamanlardı. Erkan Oğur dinleyip babamı özlüyor, Bülent Ortaçgil dinleyip denizleri düşlüyordum. 
Anlatacak bir şeyler bile yaşamamışken daha,
“ben bunları kimseye anlatmadım" şarkısına eşlik eden kadının sesi yüreğime dokunmuştu ta o zamanlar. Ardından "çığlık çığlığa" şarkısını dinlerken canımı acıttı. Daha acısı geçmeden “Cihan” albümünü keşfettim, üst üste gelmişti hepsi.   Aşk bu değil, dedi. Bilsen, Çal kapımı, Değirmenler, Di gel yanıma, ve İstanbul dedi…
Hani o İstanbul için yanıp tutuştuğum zamanlarda.Kalabalığın içinde yalnız olduğum hani...
Kimselere anlatmayacak bir şeyim olmuştu sonunda Birsen Tezer
Ama onu da anladılar sonunda.   Anlamakla kalmayıp Ceylan Ertem ve Jehan Barbur ile birlikte Bülent Ortaçgil'in sahnesinde Ortaçgil'in şarkılarında buluşturdular : Kadın sesi değmiş şarkılarda! Çok şahane gerçekleşiyordu her şey de yine de kıskanıyodum içten içe Birsen Tezer’i çünkü ben onu kimselere anlatamamıştım bile. 
  Derken “İkinci Cihan” çıktı geldi.Yaşadıklarım yaşımı aşmışken üstelik. 
Ama aynı çocuksuluğumla ve heyecanımla karşıladım bu albümü. 
Ve Erkan Oğur ’da albümü açarak kopuzu ile karşıladı beni. 
"dağınık bir bahçe gönlüm"... rüzgarında, Birsen Tezer'in şarkıları aktı gitti yüreğimde. 
  Kimler yok ki bu albümde; Akın Eldes, Birol Ağırbaş, Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur, İlhan Şeşen, Sibel Köse, Tarık Aslan... 
Hepsi de albüme kendilerini katmışlar. Yalnızca müziklerini dinlesen alır başını gidersen uzaklara ve Birsen Tezer baştan sona bir öykü okur gibi dinlenecek, belki herkesten gizlenecek şarkılar armağan etmiş bize yine. 

Yüreğine Sağlık Güzel Kadın;
İkinci cihan sensin aslında, yaşadığın dünyada adalet, hürriyet, barış yok olmuş olsa bile,
İkinci cihan sen olmuşsundur artık,yaşattıklarınla, aşkınla, sevginle, şarkılarınla.
Şarkıcının şarkısı, Erkan Oğur'la başlayıp, Bülent Ortaçgil'le bitiyorsa bir albüm, orada gerçek bir cihan gizlidir, 
aradan geçen zamanı bir sen bilirsin, ah Birsen!

Ceylan Ertem - Ütopyalar Güzeldir
2012

1.Hayal'et  (İntro)
2.Ne Olursan Ol Gelme
3.Oğlan Acı Çekiyor
4.Kış Suçlu Çok
5.Cennetin Irmakları  (Mabel'in Şarkısı)
6.Orman
7.İstisna
8.Ertesi Gece
9.Kaçıncı Yarın
10.Ne Güzel Gün
11.Annem Duysa Üzülür
12.Ütopyalar Güzeldir

  Geçen yılın ortaları, canım sıkkın açmışım Sezen Aksu dinliyorum, sevdiğim bütün şarkıları bitiyor, şimdi ne dinlesem de iyice depresyona girsem derken sağ kenarda Ceylan Ertem Sezen Aksu Tribute başlığı görüyorum.

  Kimin nesiymiş bu demeden başlıyorum dinlemeye. Nokta atışı yaparak “ Son Bakış” ile başlamışım birde. Depresyona gireyim derken  büyüleniyorum. Bilmem kaç saat , nerde ne şarkısı varsa  bulup dinliyorum. Dinledikçe hayran oluyorum. Birkaç arkadaşıma acaba haberdarlar mı yoksa ben mi geç kaldım Ceylan’a diye mesaj atıyorum. Kimsenin haberi yok bu sesten. Ertesi gün gidip  ilk solo albümü “Soluk”u buluyorum bir yerlerden. Birkaç hafta yatarken,kalkarken soluksuz onu dinliyorum. Nazım için yazdığı şarkı düşmüyor listemden. Bir arkadaşıma "Sevgilim biz kuğu değiliz" şarkısını ve dansını öğretiyorum, eğleniyoruz.

  Aradan birkaç ay geçiyor Eylül başları, kızlarla alışverişe gidiyoruz. Mağazanın birinde birkaç parça bir şey alıp kasaya gidiyorum. Önümde bir kadın, daha yüzünü görmeden tanıyormuşum hissine kapılıyorum. Kasa işlemlerinde ki sorundan dolayı bekliyor, arkadasına doğru döndüğünde Ceylan Ertem olduğunu fark ediyorum.  Ünlü görünce heyecanlanan, imza isteyen, eliyle gösteren biri hiç olmadım ama onu görünce istemsiz olarak gülümsüyorum.  Bir de bu ne güzel tesadüf cümlesi çıkıyor ağzımdan. Şaşırıp, oda gülmeye başlıyor.  Sanki kırk yıllık arkadaşım gibi sohbet etmeye başlıyoruz ayak üstü. Yeni albüm lansmanı için Eskişehir’e geldiğini söyleyip konsere davet ediyor akşam görüşmek üzere vedalaşıyoruz. Kızlar şaşkın tabi tanımıyorlar bile, bende aylardır bıkmadan usanmadan emek vererek dinlediğim sesin birden karşıma çıkmış olmasının mutluluğunu yaşıyorum.

  Bin bir zahmetle benimle konsere gelmesi için , kuğu dansını öğrettiğim arkadaşımı ikna ediyorum, gidiyoruz. Ceylan sahnede , orkestrası  son derece kaliteli ve seçilmiş müzisyenler.  Bana göz kırpıyor ve “Ütopyalar Güzeldir” başlıyor. Saçma bir şekilde konserde olduğum için gurur duyuyorum kendimle, öyle bir gece oluyor ki öyle kaliteli müzik yapıyorlar ki sahnedeki performansın her notasına hayran oluyorum. Bugüne kadar tek bir şarkı da ağlamayan ben "Kaçıncı Yarın" da ağlıyorum usul usul. Gönül Dağı'nı söylüyor sahnede diz çözerek ve şimdiye kadar duyduğum en içten "Gel" çağrısını yapıyor.

  Şarkı söylerken bizimle değil Ceylan başka diyarlara gidiyor. Çok sade, çok naif, çok kendi gibi, çok kaprissiz,renkgarenk , biraz da deli.
Konser bitiyor ama ben yeni bir arkadaş kazanıyorum. Konserden sonra kulise gitmiyor, bütün ekibiyle birlikte bahçede ki sarı kediyle oynuyorlar, birlikte bir şeyler içip sohbet ediyoruz. Geldiğimiz için teşekkür ediyor.  Ben teşekkür ederim her şey için diyebiliyorum yalnızca. İstanbul'da görüşmek üzere vedalaşıyoruz.
  Şarkı söylemeyi yanlızca para kazanmak sanan insanları sevmiyorum. Ceylan Ertem işini seviyor, yazıyor, çiziyor, fotoğraflar çekiyor ve en önemlisi hepsini yüreğinden gelerek yapıyor. Ben ise ona her zaman yalnızca "Teşekkürler" diyebiliyorum.

Alanis Morissette - Havoc And Bright Lights
2012

1) Guardian
2) Woman Down
3) Til You
4) Celebrity
5) Emphaty
6) Lens
7) Spiral
8) Numb
9) Havoc
10) Win and Win
11) Receive
12) Edge Of Evolution
  Siz neyseniz o olan, nasıl hissediyorsanız o hisle söyleyen kadındır Alanis Morissette. 90’ların, ve hatta müzik tarihinin, en “büyük” albümlerinden “Jagged Little Pill”in sahibi aynı zamanda. 
Ses tonundaki özgüven, kendi felsefesi, dünyaya bakışı, içtenliği ve şarkı sözlerinde ki derinlik hep çok etkilemiştir beni.
Nasıl ki “Sex and the City” öncesinde kadınların televizyonda seks konuşması bir tabuysa, müzik için de kadınların akıllarından geçenleri söylemelerinin bir o kadar garip karşılandığı dönemde, Alanis geldi ve bunu kökünden değiştirdi.
Realist, ve derinlikli şekilde kadın manifestosu sayılabilecek şarkılar yazdı.
Çok nadir olsa da katıksız ve yavaş aşk şarkılarıyla ağlatmayı başardı.
   Alanis Morissette, ilk uluslar arası albümüyle rekor üstüne rekor kırarken her şeyi bırakıp gitmeye, en kötü ihtimalle de intihar etmeye hazır genç bir kadındı.
   Adım attığınız her yerde kamera olduğunu düşünün, her nefesinizde başınızda onlarca insanın dikildiğini…Tek başınıza hiç bir yere gidemediğiniz, basında yer almadığınız bir gün olmadığını,ülkenizde  basit bir pop şarkıcısıyken bir anda tüm Dünya’yı gezen ve gittiği devasa stadyumları dolup taşıran bir asi rockçıya dönüştüğünüzü…
Ve kaldırılamayacak kadar ağır bu yükün, kazandığınız milyon dolarlar ve şöhrete rağmen mutluluğunuzu engellediğini… 
  Küçüklüğünden beri büyük bir kadın olarak yaşamış, hep şov dünyasının içinde olmuş, yaşlı adamlarla birlikte olmuş, anoraksiya hastalığıyla boğuşmuş, kendini ve bedenini sevmeyen, dışarıdan bakıldığında tek kadın yanı upuzun saçları olan biriydi. Ve  "O" sonunda intihar etmek yerine her şeyi bırakmayı seçti. Hindistan’a gitti,iç huzurunu buldu, ya da bulduğuna inandı, ve geri döndüğünde başyapıtı “Uninvited” sonrasında yeni albümü “Supposed Former Infatuation Junkie”yi yazdı.     

   Alanis Morissette her albümünde, o albümü hazırladığı dönemde yaşadığı hayatı anlatır. 
Son albümü "Flavors Of Entaglement"den 4 sene sonra evlenen ve çocuk sahibi olan Alanis Morissette’in  yeni albümü “Havoc and Bright Lights” da bu doğrultuda huzurlu ve mutlu bir albüm.
Çocuğunu kendi bırakana kadar (gerekirse on yaşına kadar ) emzirmeyi bile kafasına koymuş bir anne olan Alanis her ne olursa olsun müziği bırakmayacak gibi. Çünkü o aklındaki tilkilerden ancak yazarak kurtulabildiğini daha çok gençken itiraf etmiş birisi. 
Yeni albümde de bu sebepten dolayı,onca mutluluğa rağmen, son derece karanlık şarkılar da mevcut. Zaten o yüzden adı “Havoc and Bright Lights”. Sadece parlak ışıklar olacak değil ya…
   Ben bu albümde tanıyıp bildiğim Alanis ile karşılaştım yine, üstelik eskisinden daha da güçlü ve cesur. Onun şarkılarını dinleyince, soyulup baş ucuna koyulmuş kadar savunmasız hissetmeye alışık olmayanlar ise Alanis’in şarkıları karşısında ilk önce zorlanacaklar elbet ama müziğin evrenselliği sayesinde birkaç dinlemede hayranı olacaklarına eminim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...

  İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.   Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...   Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...   Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.   Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...   Öylece izl...

O Kadının Bir Kalbi Vardı

  Yüzünde ilk kez gülen gözler taşıyordu kadın. Tebessümü kahkahalara dönüşmeye can atıyordu. Gökyüzünde parlayan nesneler keşfetti. Baktı şöyle ne kadar da büyüktü sonsuzluk. İlk kez dar gelmedi ona dünya. Yorgun, eski, usamış ve soğuk şehrine baktı, sevkatle sarıldı sıkı sıkı. Gitmek istemiyordu artık onu yüzüstü bırakıp. Üzgün ve mutlu insanların nefesleri karışmıştı havaya hepsini içine çekti. Acılarına ortak oldu,içindeki huzurdan ve sevgiden bir nefes hazırlayıp bıraktı boşluğa, yerini bulurdu elbet umutsuz olanların yüreğinde.   Büyük bir savaş içindeydi kadın.  Belki de bu hiç olmamalıydı dediği zamanlarda çıkıp ona bir şeyler anlatmaya çalışan ve ne yazık ki hiç bir zaman başarılı olamayan insanlarla paylaştığı bir savaş… Gönderdiği mektupların içinde saklardı duygularını. Bir çocuğun umuduna sahipti kadın ve hiç kimselere yazdığı mektuplarda saklardı kendini.. Elbet bir gün geçecekti öyle değil mi insan kendine ümit vermeliydi çünkü insanın ken...

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …