Merhabalar Doktor Bey;
Bugünkü rüyam neyse ki sakin başladı Doktor Bey.
Sonra parktan bir piyano sesi duydum baktım ortaya kuyruklu piyano koymuşlar başında tango yapıyorlar. Hemen polisi aradım geldiler piyanoyu gözaltına aldılar.
Biliyorum işiniz başınızdan aşkındır şuan da. Twitter da bir
haberde görmüştüm ellerinizi kelepçeleyip bir yerlere götürüyorlardı sizi.
Ya
da bunu da rüyamda gördüm sanırım.
Bugünlerde durup dururken çok acayip rüyalar görüyorum
Doktor Bey.
Tayyip diye biri var kimdir nedir bilmiyorum ama sürekli
rüyama giriyor.
Mesela bir hafta önce
rüyamda Arap yarım adasındakiler After Partiye çağırdılar beni. Tutturmuşlar
ayran shot yapacaklarmış.
Sonra tam o sırada Tayyip aradı camiye gidip parti
yaptık. Ayakkabılarını çıkar bari dedim yok çıkarmam diye tutturdu ama bir
görseniz her yer bira şişesi yapma etme dedim yok beni dinlemedi.Sabaha karşı sızmışım kalmışım orada sonra bir baktım Gezi
Parkı diye bir yerdeyim.
Millet her yere işiyor, affedersiniz büyük abdestlerini
ağaçların dibine yapıyorlar ulu orta, görseniz her yer sidik kokuyor.
O kokunun
etkisiyle baygın bir şekilde uyanmışım sabah.
Keşke bu kadar ile kalsa rüyalarım Doktor Bey.
Mesela geçen gece bir kedi gelip fosforlu gözleriyle beni
hipnotize etti. Ardından bir el şıklamasından sonra bir baktım bir otelin
lobisindeyim.
Divan Otel’in lobisi sanıyorum ama meğer faiz lobisindeymişim.
Her yerden faizler iniyor çıkıyor. Başım dönmeye başladı tam yere düşecekken Akaretler’de
üzerine işenen başörtülü kadın gelip beni kurtardı. Hadi dedi gidiyoruz
Dolmabahçe’de parti varmış oraya gidiyoruz.
Tam kapıdan çıkacakken kafamıza biber gazı isabet etti.
O sırada kan ter içinde uyanmışım.
Ah keşke bu kadar olsa hepsi Doktor Bey…
Ertesi gün rüyam gaz bombası yediğim yerden devam etti. Gözlerimi açtım başımda dinsiz tıp
öğrencileri beni revire taşımışlar tedavi etmeye çalıştılar. Ağızları leş gibi
alkol kokuyordu. Bırakın beni pis ayyaşlar çapulcular Bırakın beni diye
bağırdım ama ne çare…
Tam o sırada yanıma bir kadın geldi. Evladım dedi. Ben burada ki çocukların annelerinden
biriyim. Kaptım evden yemekleri, battaniyeleri, ilaçları geldim. Siper ediyorum
kendimi dedi.
Çocuklarımı korumaya, bu gidişe bir dur demeye geldim! Dedi.
Teyze dedim bir git işine Allah aşkına… Ne yapıyorsunuz siz
kafayı mı yediniz? Ben böyle söylenirken İç İşleri Başkanı geldi yanıma. “Ben
avukat dövmeye gidiyorum yürü sende geliyorsun” dedi.
Kol kola girdik Çağlayan
Adliyesine gittik.
Derken telefonum çaldı. Arayan Yabancı basındı. Ya ben orada bir şeyler oluyor diye
duyuyorum. Destek mi versem ne yapsam tam bilemedim. Zamanında çok yanlı bir
yayın politikası izlemiş olsam da bu sefer olayları kamuoyuna aktarayım bari
diye düşünüyorum ne dersin canım? Dedi.
Tam onla konuşmaya çalışırken penguenler beni kovaladı.
Neyse ki uzaktan Hülya Avşar beni görmüş koşarak yanıma gelip beni kurtardı.
Sonra ergen kızından falan bahsetti bir şeyler geveledi ama güneş gözlüğü çok
tatlıydı.
Beyoğlu Belediye Başkanı bitiverdi o anda yanımızda. “Yayında
mıyız? “ dedi. Avukatları bir güzel dövdük. Sırada sokak çocukları vardı. İşçiler,
memurlar, öğrenciler, doktorlar, sanatçılar, esnaf ve daha nice sıfatlısı. Tayyip’i
aradım, dedim bunlar ne abi? Biz bunlarla baş edemeyiz gelin ben size twitter
öğreteyim oradan laf sokalım hepsine. Yok dedi rahat ol o işi Melih hallediyor.
Tam geç oldu ben artık gideyim dedim bunlara o sırada toma
hepimize su sıktı.
Kıpkırmızı oldu elbiselerim. Neyse ki Vali Mutlu yanıma
geldi onlar dedi marjinal grup. Bıyıklarını yanağıma sürterek babacan
tavırlar sergileyerek. Bana evladım ayakları çekti falan. Bir de kravatını
hediye etti.
Suyun içinde sadece çamaşır suyu varmış neyse ki kimsayal değilmiş. Öyle dedi.
Suyun içinde sadece çamaşır suyu varmış neyse ki kimsayal değilmiş. Öyle dedi.
Vali, beni aldı saat
kulesinin dibine götürdü. Yiğit Bulut saat kulesinin tepesinde bizi
bekliyormuş. “Para para para” diye bağırarak üzerimize dolarlar yağdırdı.Güç bende artık haykırışları da geliyordu kulağıma ama
gözlerimi çok yakan bir gaz bulutu vardı etrafta ve dolarları toplayamadım. Neyse ki bir polis
koşarak geldi ve gaz maskesini bana verip, beni oradan uzaklaştırdı.
Tayyip o sırada uçakta tabi.
Konuşma hazırlayan danışmanlarına bağırıyordu.
Ulan günlerdir bir tane doğru dürüst konuşma hazırlayamadınız bana! Diye
sinirleniyordu.
Sonra bana mesaj attı. "Kanka ben hava alanına iniş
yapınca beni karşılarmış gibi yapsanıza." gibisinden bir şeyler yazdı.
Toplandık yollara ağaç dike dike gittik. İnanır mısınız
Doktor Bey 2 milyar 800 bin falan tane ağaç dikmişiz. O sevinçle HÜLOOOĞĞĞ diye
bağırdık falan.
Nasıl korktum anlatamam kan ter içinde
uyandım yine.
Bugünkü rüyam neyse ki sakin başladı Doktor Bey.
Tayyip ortalarda yoktu.
Gezi Parkı denen o pis kokulu yerdeydim yine. Küçük çocuklar
yerde resim yapıyordu. Gittim yanlarına ne işiniz var burada kuzum dedim. Kızıl
saçlı bir kız çocuğu “Ağaçlar kesilmesin diye” dedi. Sonra ortalardan kayboldu.
Parkta ki çadırlardan birinin içine girdim. Bir de ne göreyim. Atom bombasının
yapılışına dair bir sürü belge…Yine sinirlendim ulan dedim bu çapulcular
küçücük çocuklara bile yalan söyletiyorlar hepimizi öldüreceklermişte haberimiz
yokmuş. Tayyibe gönderdim hemen
belgeleri oda Melih’e haber verdi neyse
ki halka duyurduk hemen, tehlike yok oldu.
Sonra parktan bir piyano sesi duydum baktım ortaya kuyruklu piyano koymuşlar başında tango yapıyorlar. Hemen polisi aradım geldiler piyanoyu gözaltına aldılar.
Kütüphane kuranları, yemek dağıtanları, temizlik yapanları falan hep
gözaltına aldılar…
Oh be dedim bende.
Gittim Parkın her yerine işedim. Yalnız bir tane adam hiç
kıpırdamadan başımda duruyordu.
Oturduğum yerden bu adam niye duruyor diye kıllandım.
Gittim bir iki
sarstım yok, bana mısın demedi.
Atatürk’ün gözünün içine baka baka durdu durdu
durdu…
Sonra polisler geldi "durdu durdu durdu turnayı gözünden vurdu." o yüzden gözaltına
almamız lazım dediler.
Tayyip gülümsedi.
Ne olup bittiğini bir anlasam her şey yoluna girecekti.
Tayyip
gülümsüyordu.
Uzaklardan ise çığlık sesleri geliyordu kulağıma.
Daha fazla
dayanamadım. Çektim kalibre 9 mm silahı 4.8 metreden vurdum kendimi…
Ölüvermişim
oracıkta.
İsminin Ethem olduğunu söyleyen bir adam girdi koluma yürüdük
beraber, Tayyip hala gülümsüyordu ama aldırmadık, çok güzel bir koku geliyordu
burnuma ıhlamur kokusu gibi…
Yolda çok garip kişiler gördüm,
kitap okuyan adam
kırmızı elbiseli kadın
kendilerine çarşı diyen bir grup insan
V for Vildan teyze
tencere tava çalan insanlar
redhack adında gölgeler
davulcu Vedat
ve daha kimler kimler…
Aman dedim Tayyip’ten iyidir boşver…
Kardeş dedim peki ne olacak böyle? “Devrim gibi bir şeyler ”
dedi...Biraz da Özgürlük...Anlamadım.
Diren gezi parkı, diren gezi parkı diye sayıklayarak uyandım sonra.
İşte böyle karışık rüyalar görüyorum Doktor Bey…
Bir kaç arkadaşım da böyle rüyalar gördüğünü söylüyor.
İyi olacak mıyım doktor bey?
Diren gezi parkı, diren gezi parkı diye sayıklayarak uyandım sonra.
İşte böyle karışık rüyalar görüyorum Doktor Bey…
Bir kaç arkadaşım da böyle rüyalar gördüğünü söylüyor.
İyi olacak mıyım doktor bey?
Ne zaman iyileşeceğiz?
İyi olacak mıyız?
Sevgilerimle…
Sevgilerimle…
Yorumlar
Yorum Gönder