Ana içeriğe atla

Aslında

Her sabah yeni güne uyanırken herkes
Ben,geçmişimden rastgele bir gün seçip,onu yaşıyorum..
Telefonlar çalıyor sürekli;
Beni önemli kılan
Yaşamayı emreden..
Ama yapamam ki yapamıyorum..
Saçlarım bile kısa bak
Önümde görünmez duvarlar..
Kötü olan ne varsa yapma isteğim artıp duruyor günden güne
Hala kötü olduğumda geri alırım her şeyimi diye inanıyorum..
Kötü kabuslar görüyorum bana döndüğün
Hemen uyanıyorum bir oh çekiyorum
Öyle korkuyorum ki bu acılarımı dindirirsin diye…

Kendinle yüzleşmeni istiyorum bir kez olsun
Sor ona benim için;
Neleri yitirdiğini
Kimleri kimler için kaybettiğini.
Çocukluğunu sor ona
İçinde soluksuz bıraktığı tanrıyı
Kimsesiz bıraktığı beni…
İçinde hapsettiği vicdanı ve kötü yüzleriyle nasıl yaşadığı sor ona

Ne zaman birine sarılsam kime sarıldığım anlamsızlaşıyor.
Gözlerinin arkadasında senin yüzün senin kırık dökük hatıraların canlanıyor.
Çığlık çığlığa uyanıyorum hep kaçıyorum hemen sarıldıklarımdan
İçimdeki seni susturabilseydim sığınmazdım Umutsuz aşk şarkılarına şiirlerine..
Başka hayallerim olurdu seninle geçireceğimiz sabahları düşlerdim yine
İnan bana seni tanımasaydım bile ben seni düşlerdim ve bulurdum..
Çünkü sen iyi birisin hala sadece bana yardım etmen için erken daha..
Benim hayatım bu acısız mutlu olamıyorum ki
Ve aşkın hatta yokluğun bile bir ışık bana tutunma sebebim bu anlamsız
Hayata…




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...

  İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.   Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...   Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...   Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.   Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...   Öylece izl...

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …

O Lokum Alınacak

  Dokuz yıl önce de hava kışa rağmen böyle güzeldi bu zamanlarda ve ben geçen bu dokuz yılın her bu zamanlarında üşüdüm. Biraz da büyüdüm. Büyümenin gitgide daha fazla kabullenmek olduğunu öğrendim.  Babamın ölümü  yalnızca göz yaşartan bir yorgan altı korkusu olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştüğünde “ Bir gün geri gelecek … geri gelecek” derdim küçükken ve buna sahiden inanırdım.   Annem elbiselerini verirken birilerine çok kızmıştım. Kalan sigarasını gelip bitirecek diye hiç dokunmadım. Çok sabrettim o günden bu güne.   Çok bekledim cam köşelerinde. Gelmedi.  Ben böyle sayıklarken bir gün baktım büyümüşüm ansızın ve o bir gün geri gelecek cümlesi  “ Bir gün ben onun yanına gideceğim ” olmuş.    Eğer birini bekliyorsan her şeyi yavaştan alırsın, ertelersin, yemeğe başlamazsın, hiç bir plan yapmazsın ansızın gelebilir evde olmalısın. Ama eğer ona gideceksen ardında yarım kalmış hiçbir şey bırakmazsın...