Ana içeriğe atla

Yokluğa uyanmak bazen direnerek

Babam,bir vedayı gizliyormuş,
Yolcuymuş,saatini gözlüyormuş
Ve bir sabah,kuşlar şehri terketti,
Babam,çok uzaklara gitti...."


     Bayramlar...Bayram akşamları bazı kız çocukları için sancılıdır.
Hiç istemezler bazen ertesi gün olmasını..
Günler öncesinde güzel kıyafetler alınır,temizlik yapılır anneyle birlikte. 
Elinde bir toz bezi dolanırsın etrafta heyecanla,
Yemekler yapılır,baklavalar açılır ve beklenir
 heyecanla bayram sabahı bayram namazından gelen babanın elini öpmek için.
  Bazen o sabah hiç gelmez gelmicektir de.
Erkenden uyanmak istemezsin yokluğa.
Hatta kapatıp gözlerini babasının elinden tutan çocukları görmezden gelirsin o sabah.
Kaç yaşında olursan ol bayramlarda küçük kız çocuğu oluverirsin ağlamaklı.
Etraftaki herkes farkındadır eksik olduğunun,
 Herkesin boğazında bir düğüm belli etmeme telaşları yahut sana daha içten sarılmalar.
Bilmezler onlar daha sıkı sarılınca  daha büyük boşluk hisseder insan.
Unuttuğun ne varsa o sabah gelir dikilir kapına.
Her geçen bayram daha da alışmış olman gerekirken aslında daha çok acıtır canını yanında olmayışı.
Onun ellerini öpmek yerine her bayram mezarı başında ellerini açarsın bişiler mırıldanırsın kızarsın içten içe.
Sevdiği adamın başında dimdik ayakta duran annenle bir kez daha gurur duyarsın
 Gözlerine bakamasanda.
Nasılda zor gelir sabahın soğugunda  bir mermer başında sevdiğin insanın seni hissetmesini umut etmek.
Ve nasılda saçmadır bunun adının ''bayram'' olması...
Yaşamak zorundasın eksiklerle ve anılarla için burkula burkula olsa da iyim demelisin bayramlarda eşe dosta, ''iyiyiz herşey yolunda''...
 Ne yapsam geçer... Hangi ilaç dindirir şimdi yokluğun sancısını ...?
Uyuşturup uyuşturup sonra böyle zamanlarda bütün acısıyla yarayı ortaya çıkaran zamana düşman mı olmalı.?
Eksiksiz yaşayanların bayramlarını kıskanmalı mı.
Hangi sözcükleri kullanmalı böyle zamanlarda.
Nasıl susturmalı içimde ağlayan küçük kızı...
Nasıl şükretmeli tanrıya...
 Nasılda küsmemeyi öğrenmeli gidenlere...

Yorumlar

  1. İnan okurken her cümle ayrı bir saplanıyor insanın yüreğine. "Keşke bu kadar yüksek dozda yaşamasaydın bazı acıları" tek kurabildiğim cümle bu oluyor...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...

  İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.   Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...   Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...   Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.   Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...   Öylece izl...

O Kadının Bir Kalbi Vardı

  Yüzünde ilk kez gülen gözler taşıyordu kadın. Tebessümü kahkahalara dönüşmeye can atıyordu. Gökyüzünde parlayan nesneler keşfetti. Baktı şöyle ne kadar da büyüktü sonsuzluk. İlk kez dar gelmedi ona dünya. Yorgun, eski, usamış ve soğuk şehrine baktı, sevkatle sarıldı sıkı sıkı. Gitmek istemiyordu artık onu yüzüstü bırakıp. Üzgün ve mutlu insanların nefesleri karışmıştı havaya hepsini içine çekti. Acılarına ortak oldu,içindeki huzurdan ve sevgiden bir nefes hazırlayıp bıraktı boşluğa, yerini bulurdu elbet umutsuz olanların yüreğinde.   Büyük bir savaş içindeydi kadın.  Belki de bu hiç olmamalıydı dediği zamanlarda çıkıp ona bir şeyler anlatmaya çalışan ve ne yazık ki hiç bir zaman başarılı olamayan insanlarla paylaştığı bir savaş… Gönderdiği mektupların içinde saklardı duygularını. Bir çocuğun umuduna sahipti kadın ve hiç kimselere yazdığı mektuplarda saklardı kendini.. Elbet bir gün geçecekti öyle değil mi insan kendine ümit vermeliydi çünkü insanın ken...

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …