Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hasret

HA Bu akşam çok efkarlıyım  Kalbim neden kan ağlıyor  Bunu bir bilsen sevgilim  Güneş solgun gündüz gece  İçimde sen bir bilmece  Izdırabı heceliyor  Sensiz yalnız sensiz içim  Gözyaşlarım yağmur gibi  Yanağımı ıslatıyor  Kollarım bekliyor seni  Öpsem öpsem ellerini  Yine de sana hasretim Dudaklarım da bir ateş  Avuçlarımda alevsin  Sensiz yalnız sensiz içim  İlahımsın sevgilim  Sen benim  her  şeyimsin  Hayatım anlamsız şimdi  Sendin bana neşe veren  "Seviyorum, sevdim" diyen  Sen benim sıcak güneşim  Güzel tatlı  tek  eşimdin  Kara sevdam sevgilimdin  Unutamam asla seni  Hergün anıyorum yasla seni  N'olursun dön dön bana  Kollarım bekliyor seni  Öpsem öpsem ellerini 

Sınır

  Her gün aynı cehenneme aralamak gözlerini...boşluk..   Açmak değil aralamak çünkü delik deşik uykularda bile hep bir yanı karanlıkta bir yanı masmavide kalmak... Sabah uyanıyorsun maske dolabın var.Ordan seçiyorsun birtane “bugün iyi olacağım kimseyi üzmem.” diye başlıyorsun, sonra bundan sıkılıyorsun. elinde değil..Maskelerin yetmiyor içindeki boşluğu doldurmaya  çünkü...Yetmedikçe yenilerini ekliyorsun...     En çok, ama en çok terk edilmekten korkuyorsun.Ya bir gün beni sevmezse! Ya birgün giderse endişesi en mutlu gününde bile... Yeni tanıştığın biri  sana “normal.stabil,doru düzgün bir insan olma” konusunda öğüt verirken, üstelik bunu çok da örseleyerek yaparken dinliyorsun.Hiçbir şey ve her şeyin, seni üzmesine izin verdiğin,vermediğin için, sırf yanında kalsın diye o öğütleri dinliyorsun. Sen hiç düşünmedin sanki onları, karar alıp alıp uygulayamamak hiç üzmedi sanki seni daha önce...Yeter ki gitmesinler çınladığında kulağından sorgula...

O Kadının Bir Kalbi Vardı

  Yüzünde ilk kez gülen gözler taşıyordu kadın. Tebessümü kahkahalara dönüşmeye can atıyordu. Gökyüzünde parlayan nesneler keşfetti. Baktı şöyle ne kadar da büyüktü sonsuzluk. İlk kez dar gelmedi ona dünya. Yorgun, eski, usamış ve soğuk şehrine baktı, sevkatle sarıldı sıkı sıkı. Gitmek istemiyordu artık onu yüzüstü bırakıp. Üzgün ve mutlu insanların nefesleri karışmıştı havaya hepsini içine çekti. Acılarına ortak oldu,içindeki huzurdan ve sevgiden bir nefes hazırlayıp bıraktı boşluğa, yerini bulurdu elbet umutsuz olanların yüreğinde.   Büyük bir savaş içindeydi kadın.  Belki de bu hiç olmamalıydı dediği zamanlarda çıkıp ona bir şeyler anlatmaya çalışan ve ne yazık ki hiç bir zaman başarılı olamayan insanlarla paylaştığı bir savaş… Gönderdiği mektupların içinde saklardı duygularını. Bir çocuğun umuduna sahipti kadın ve hiç kimselere yazdığı mektuplarda saklardı kendini.. Elbet bir gün geçecekti öyle değil mi insan kendine ümit vermeliydi çünkü insanın ken...

İç Dialog

      İstediğim ve yıllardır hayal ettiğim, bu hayatta sonsuza dek, o romanlardakinden daha da edebi ve ebedi bir aşkı yaşamak. Sevgilinin yeni yaptırdığı saçı okşamak. Utanmadan, sıkılmadan omuza yaslanıp bir çocuk gibi ağlamak tüm pişmanklıklara ve yaşanmışlıklara. Bazen bir baba şefkatine rastlamak sevgilinin bakışlarında. Sigarana karışması, çok fazla içmene laf söylemesi ne bileyim, kızgın bir edayle seni düşünmesi… Sonra adını hasretle zikretmesi. Seni istemesi. “Gel” demesi ve özlemesi. Bu vakte kadar hiç bir sevgili beni özlemedi, özleyenler dile getirmedi. Hiç bir sevgili beni şöyle hissedebileceğim şekilde sevmedi. Hiç kimseden şöyle ağız tadıyla “seni seviyorum” cümlesini duyamadım. Sonbaharda kaldırıma dökülürken sarı yapraklar….. “Dur bir dakika, nedir bu yenilmişlik ve yarım kalmışlık hali. Kendine gel lütfen.  Varsın olsun yaşanmasın. Kaybeden tek ben olmam.  Kaybetmeyi kanıksamışız zaten.  Boşver bu kadar düşünme. Bırak ş...

'Bir An' İçin

^Ey 'An' ! DUR Geçme! Çok Güzelsin! ' Bir an '...peki nerede bulacaktım seni? Giderken bana öğretmediğini fark ettiğim tek şey buydu,yoksa hayat okulunu bitirdim gibi klişelere sığınmak isterim.  Seni nerede bulacaktım?Bana kendimi bulmam için nereye bakmam gerektiğini iyi öğrettin,bana yaşamı,bu dünyayı,ölümü ve hatta ötesini bulmam için nereye bakmam gerektiğini öğütledin peki sen? ' Seni nerede bulacaktım bir tek onu söylemedin '... Benim dünyam bana dönüyordu eskiden de ama sen ' Bu dünya gerçekten senin için dönüyor ' dedin inandım.Çamura bulamam elimi yüzümü,çamur kötü yıkanıp paklansa da izi kalır biliyordum çocukluğumdan.'' Evet öyledir ''dedin.'' bu doğru çamur kötü bulaşma '' inandım.   '' İnsanları sev dedin,sevdikçe sevilirsin doğru ''inandım.. '' İnan' 'dedin ' 'inanırsan ve inananlarla doldurursan çevreni iyi edersin,için huzur dolar ve sana hiç uğrama...

Bir.İki..Üç...

Şimdi beklentisine küsmüş çocuklar gibi,kazınmıyor bakışlarım duvarlardan.Tek başıma saklambaç oynuyorum bulunmaz bir hiçlikte...    Var olmayan pencere gibi,görünmeyen bir çalgıda dans etmek gibi...Aynı eşitlikte ve varlığımın bende yarattığı o değerli süreklilik içinde...Uzaklıkta..Uzakta..Uzaklığa karşın alnınla yüzünle göz yumulmadan beliren varlığında ve varlığında açan doğayla varlığının yansımasından başka birşey değil şimdi kent...   Kuşarın tüylerini ıslatmalı en iyisi.Çok yükseklerden düşüyor bu yağmur bu kente..Ve kendi içime kapatıyor beni..Aslında senin içine senden uzağa..Kuytu köşede kalmış gibi bu şehir  eteklerim dalgalanıyor rüzgarda vücudum yalnız ve yorgun şimdi.Yasaklanmış özgürlük szöcüğünü kullanmak.Yaşıyoruz ama haketmesekte...   Sabah sabah bağıra çağıra ağlayarak başladım güne .Hemde görünürde sudan sebepler yüzünden.Benim için çırpınıp duran anneme çemkirdim önce; -Bana odanı topla deme, neden telefonla konusuyorsun ...

...Sen Benim...

Hep aynı sessizlikle geliyor gece...  Hep aynı yalan dolan masall arı dinliyorum yine...  Hep aynı yüzler, hep aynı sesler peşimde...  Anlatamıyorum, inandıramıyorum kendime...  Sen benim yarım kalan cümlelerimsin...  Hiç söyleyemediğim, söylemediğim o sözlerim...  Sen benim hiç ısınmayan ellerimsin...  Hiç unutamayan, unutmayan o kalbim...  Sen benim eksik kalan yerimsin...  Kapattığım pencereler, güneşlere çektiğim o perdelerim...  Sen benim hiç sevmediğim sessizliğimsin...  Kaybettiğim yolum, korktuğum karanlık, hiç tutamadığım o yeminlerim...  Sen benim terk ettiğim şehirlerimsin...  Düştüğüm çukur, uzanan ellerim, hiç tutunamadığım gidenlerim...  SEN BENİM KOVULDUĞUM CENNETİMSİN!  Eğdiğim yüzüm, sövdüğüm aydınlığa hiç açamadığım gözlerim. ..