Ana içeriğe atla

İç Dialog

     İstediğim ve yıllardır hayal ettiğim, bu hayatta sonsuza dek, o romanlardakinden daha da edebi ve ebedi bir aşkı yaşamak. Sevgilinin yeni yaptırdığı saçı okşamak. Utanmadan, sıkılmadan omuza yaslanıp bir çocuk gibi ağlamak tüm pişmanklıklara ve yaşanmışlıklara. Bazen bir baba şefkatine rastlamak sevgilinin bakışlarında. Sigarana karışması, çok fazla içmene laf söylemesi ne bileyim, kızgın bir edayle seni düşünmesi…
Sonra adını hasretle zikretmesi. Seni istemesi. “Gel” demesi ve özlemesi.
Bu vakte kadar hiç bir sevgili beni özlemedi, özleyenler dile getirmedi. Hiç bir sevgili beni şöyle hissedebileceğim şekilde sevmedi. Hiç kimseden şöyle ağız tadıyla “seni seviyorum” cümlesini duyamadım. Sonbaharda kaldırıma dökülürken sarı yapraklar…..

“Dur bir dakika, nedir bu yenilmişlik ve yarım kalmışlık hali. Kendine gel lütfen. 
Varsın olsun yaşanmasın. Kaybeden tek ben olmam.
 Kaybetmeyi kanıksamışız zaten. 
Boşver bu kadar düşünme. Bırak şu sevgili tariflerini. 
Biraz da sen çiz sınırlarını. Çöz laneti. Kurtul şizofreniden. 
Bırak melonkoliyi gece saatlerinde. 
Söndür sigaranı. Kus nefretini…
Dengesizlik hali olarak düşünme hiç bir şeyi. 
Tanrı gibi yaşadığını sanan insanlar, yarın kul gibi ölecekler. 
Aptallar farkında değiller. Nedir bu kendilerini yüceltme tripleri. 
Bırak kendi cehennemini yaratmaya devam etsinler.
Gururunu okşama ve lütfen mağrur olma. 
Olup bitenleri acziyetinin farkındalığıyla izle. Bir hiç olduğunu unutma.”

Sözümü tamamlayamaya izin verseydin sevinirdim. Biliyorum bazen çok aptalca eylemlerde bulunuyorum. Ama bazı kavramlardan yoksunlaşamıyorum.

--“Sana bazı kavramlardan yoksunlaşma demiyorum lütfen yanlış anlama.
 Hele aşk kavramından hiç uzakta kalma. Ne kadar da acı olsa da yaşa. 
Yaşanası bir duygudur aşk. Sana çok şey öğretir. 
Ama insanları anlamaya çalışma. 
Hiç bir zaman anlayamazlar. 
İnsanları yargılama ve sorgulama.
 Kendinden emin olduğun vakit -ki hiç bir zaman kendinden emin olma- 
o zaman insanları sorgula.”
Ya O, O ne olacak?

--“Seni severse, elbet bir gün gelir hiç bir şeyi düşünmeden. 
Eğer seni senin kadar sevmiyorsa, senin yaptıklarını hiç bir zaman yapmaz.”
Karşılık beklemiyorum. Kendi sevgim bana yeter.

“Hayatta aşk kadar gerçekçi şeyler vardır. Bunu unutma. 
Tek başına yaşadığın platonik aşk, inan bana karşılığı olmayan aptal bir iyilik gibidir. Bir gün hiç bir zaman tatmin etmez seni. Çok fazla yorar. Zarar verir sana.”

Paranoya sınırlarındayım, aklımı kaçırmak üzereyim.

“Yaşadığın ani değişikliklerin farkındayım. 
Böyle bir insan olmadığını ve böyle olmak istemediğini biliyorum.
 Hayatta hiç bir zaman açık kapının olduğuna iman eden birinin, 
son zamanlarda çok fazla çaresizliğe düşmesi endişe verici.”
Korkuyorum.
“Korkman gereken şeylerden kork.”
Seviyorum deli gibi…
“Biliyorum, sev ama lütfen yenilme…” c.s

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...

  İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.   Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...   Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...   Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.   Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...   Öylece izl...

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …

O Lokum Alınacak

  Dokuz yıl önce de hava kışa rağmen böyle güzeldi bu zamanlarda ve ben geçen bu dokuz yılın her bu zamanlarında üşüdüm. Biraz da büyüdüm. Büyümenin gitgide daha fazla kabullenmek olduğunu öğrendim.  Babamın ölümü  yalnızca göz yaşartan bir yorgan altı korkusu olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştüğünde “ Bir gün geri gelecek … geri gelecek” derdim küçükken ve buna sahiden inanırdım.   Annem elbiselerini verirken birilerine çok kızmıştım. Kalan sigarasını gelip bitirecek diye hiç dokunmadım. Çok sabrettim o günden bu güne.   Çok bekledim cam köşelerinde. Gelmedi.  Ben böyle sayıklarken bir gün baktım büyümüşüm ansızın ve o bir gün geri gelecek cümlesi  “ Bir gün ben onun yanına gideceğim ” olmuş.    Eğer birini bekliyorsan her şeyi yavaştan alırsın, ertelersin, yemeğe başlamazsın, hiç bir plan yapmazsın ansızın gelebilir evde olmalısın. Ama eğer ona gideceksen ardında yarım kalmış hiçbir şey bırakmazsın...