Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ah Sevgi(Li)...!

"Bir gün hazzın ve arzun biterse,anlatmak isterim  Sana neden en çok boşluğumuz artınca  aşık olmak istediğimizi..."   Bana böyle bildiğim ve daha önce çok kez duyduğum sözcüklerle gelme! O insanların diliyle konuşup,onların gözleriyle bakma!Sen iyisin çünkü yalnız ve çaresizsin üstelik farklısın biliyorum...Biliyorsun..   Sevgiden kaçarken kullandığın nedenlerin tökezletiyor seni düz yolda.Başkasının nedenleri olsaydı onlar inan dinlemezdim ama ben inanmayı başardım sana.Bitiremedim...Bitemedin...   Karşında erişilmez olamadım.'Aşk'ı görememen bu yüzdendi farkındayım ama bugüne kadar hep kaybettim. Yine yitirmekten korkarak,seninle yeniden hayat buldum sanarak Hiç oldum.   İsteseydin değişirdi,acılarını iyileştirebilirdi(m).istersem bu masalın her satırını değiştirebilirdim.Geri gelmez yiten düşler ne çare! Yinede bıraktığın yerden başlamak istersen yanında olacağım bencilce kendime deva olacağım böylelikle!   ...

Gelin'cik...

     Ne sen Tahir olabilirsin ne ben Zühre...  Gelinciklerin ardına saklanabilir misin?    İncitmeden koparmadan rengini alabilir misin? Kanatmadan öpebilir misin Yapamazsın… Sen Tahir değilsin ki… Çocukluğumdan beri en sevdiğim çiçek 'Gelincik'tir hep... O bitmek bilmeyen tatil yolculuklarında yol kenarlarında ki gelincik tarlalarına hasretle bakarım. Hep onların arasına uzanıp gökyüzüne bakmayı hayal ederim. Güçsüz bedeniyle nasıl da güzeldir. 'Kırmızı'  gelinciğe yakıştığı kadar başka hiçbir çiceğe yakışmaz. Tutkunun rengi kırmızı zarafetin çiçeği gelincikte hayat bulur. Başına buyruktur gelincik canı nerede isterse orada açar. Bazen güzelliğini göstermek istercesine onu aslında hiç görmeyecek,güzelliğini fark etmeyecek insanların bahçesinde bitiverir. Bazen bir kıraç toprakta açıverir yağmurlarla... Gelinciğin özü iyidir,kökleri sağlamdır belkide bu nedenle her zaman büyüyecek, yeşerek toprak bulur. Gelin...

Esas Kahramanın Vaziyeti

"Seni terkeden herkes her zaman yanında kendilerinden bir parça bırakıyor mu?     Anılara sahip olmanın sırrı bu mu?   Bu doğruysa kendimi daha güvende hissedeceğim.   Çünkü asla yalnız kalmayacağımı bileceğim.''    Artık durmadan masallar uyduruyor ve kahramanlar yaratıyordu kendime dost veya sevgiliden. Ete kemiğe asla bürünmeyecek isimler uydurup,onlara döküyordu içini. Kendi kahramanları bile ondan kaçıyor yasaklıyorlardı ağlamayı.   Birkaç gözyaşında hayat bulmak gücüne gidiyordu Kırmızı saçlı küçük kızın ve sokaklarda tek başına yürüyen Kırmızı rujlu kadının...ancak; kendilerine hayat verenin içinde biriktirdiği tüm umutsuzluklar yerini bulsun diye figüran olmaya razı oluyorlardı. Onun kelimelerini sessizce  okuyor günden güne erimesini uzaktan izliyor,tıpkı onlar gibi düşlerinde yarattığı bir adamı deliler gibi özlemesine ve adamın gözlerinde kayboluşuna şahit oluyorlardı hüzünle... Küçük kıza, masa...

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...

  İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.   Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...   Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...   Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.   Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...   Öylece izl...

Hikayelerden Kaçış

   Hayattaki önceliklerini gözden geçirmekle başladı işe.Nasılda alışmıştı herşeye ve rutinleştirmişti yaşamını.Herşey olması gerektiğinin tam aksineydi sanki.Hergün uyuyor, uyanıyor nefes alıyor,yemek yiyor,duyuyor,canı acıyor ama hissetmiyordu farkında değildi. Evet 'Farkında değildi'...Farkında olarak uyumak,uyanmak,konuşmak ağlamak başkaydı...Umrunda değildi üstelik.Farkında olmadan yaşamak ve bunu umursamamak en tehlikelisiydi sınırlarının. ''Ölünecek haline yaşıyordu'' aslında. Zordu... Nasıl da büyütürdü içinde ufacık acılarını.Birikmişliğin sonucuydu belkide bunca kırılmışlığın, isteyerek bile bile yaptığı hatalarının sonuçları şimdi duvarlar örmüştü etrafına...Her gece o duvarları yıkmaya azmediyor,umut ediyor sonra güçsüz ve yorgun uyanıp vazgeçiyordu.Sahiden ne çok şeyden vazgeçiyordu bu aralar..Gerçekten vazgeçmesi gereken şeylere ise sımsıkı tutunarak elleri kanayana kadar bırakmıyordu. Kitaplar okumuştu bu güne kadar çok güzel satırlar...

Ben Yine Burada Olacağım...

* Çaresizdir kadın çoğu zaman..Başkadır işte kadın yüreği...Bir adam uğruna her şeyini feda edebilecek kadar büyük sever sevince...,Onu her şeyiyle kabul edebilecek kadının cılız seslenişi olur şarkılar... Yolun zorunu yürümüştüm ben  tanıştığımız zaman  sen dalgalanmaktaydın elvan elvan  o yüzden tam olarak  hissedemedin sen içimi  hâlâ kulağımda çınlıyor  o alaycı kahkahan...  * Kadın hisseder karşısındaki adamın ona verdiği değeri gözlerinin içine bakınca...Eğer yoksa adamın gözlerinin içinde hemen pes etmez bekler ve sabreder ama sever işte gözlerinde kendisini göremese de orada olmak için çabalar.Yanlış zaman olduğunun farkındadır ve yanlış insan ama gel de anlat...  Haberin yoktu henüz cilvesinden aşkın  sarsılmıyordun hiç ay tutulmasından  o kadar taşkın o kadar açtın ki  düşmen kaçınılmazdı arzın ortasından  * Erkekler...onların aşkı içinde hissetmeleri için zaman gerekir sanırı...