Ana içeriğe atla

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...


 İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.
  Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...
  Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...
  Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.
  Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...
  Öylece izliyorlar sevdiklerinin ellerinden kayıp gitmesini.
  Sadece seyirci kalmışlar hayata.Aynılar çok yoğun hisleri...
   İnandıkları şeylere tutkuyla sarılıyorlar ve kaybetmek yok onların benliklerinde bu yüzden kaybettikçe deliye dönüyorlar.
Birbirlerini suçlamaktan yorgunlar.Hayatın onlara yaşattıklarının acısını birbirlerinden çıkarmaya meraklılar, başka kimseleri olmadığından belki...
   Biri çok acımasız...Nasıl ve ne şekilde elde etti bu kadar güçsüzlüğü,mutsuzluğu bilmiyor fazla ciddiye almış hayatı,insanları...Her gün,günden güne,her saniye,gülerken,ağlarken,koşarken,severken ölüyor ve kimse farkında değil...İçinde kocaman bir sevgi var ama kimse ondan sevgi beklemiyor.Ondan sevgi bekleyen tek biri var canının parçası olan büyük kadın...Ama öyle kızgın ki onu bu dünyaya getirdiği için bile kaçıyor ondan...Ne zaman elini uzatsa nasıl olsa görmeyecek diyerek geri çekiyor.Onun yanında olabilmeyi,güzel sözlerle gönlünü alabilmeyi delicesine istiyor ama yapamıyor işte.Kendi dertleri,güçsüzlüğü o kadar bürümüş ki gözünü belki tek yaşama sebebi olucak büyük kadını sürekli görmezden geliyor ve çok ağlıyor gece yattığında yan odadaki kadını düşünerek...
   Diğeri ölüme direniyor, o kahraman kadın başlı başına bir ağaçken şimdi tutanacak bir dal arıyor çaresizce... Ölümün karşısında durabilecek en güçlü kadınken şimdi keşkelerle yaşıyor olmuş.Aklından her saniye geçen cümlesi var sadece cinnet anlarında nefesiyle şekil bulup haykırdığı cümlesi''Keşke O'un yerine ben ölseydim''.
Farkında değil oysa küçük olanın nasıl da acısına acı katıyor bu cümle.''Keşke''diyor cılız bir sesle ''keşke ikinizde yaşasanız, sevmişken sevilmişken, yaşayabilmeye öğrenmişken,Ben ölsem çekip gitsem hayatınızdan usulca yada keşke hiç sizin parçanız olmamış olarak bu kadar canınızı acıtmamış olabilsem.''diyor ardından...
   Oysa bir bakabilseler hayata birbirlerinin gözünden nasıl da anlayacaklar birbirlerini...Nasılda aynı bedene sığacaklar tekrar.O gözlerindeki öfke nasıl da silikleşecek..Yanlızlar işte onca kalabalık arasında bir konuşabilseler ah bir sarılabilseler dolacak boşluk..Küçük olan bir kez ''Sen benim herşeyimsin...Sakın sende beni bırakma...Ne olur benim için yaşa...Çok yorgunum çok üzüyor hayat, kayboldum ben...Tut elimden birlikte üstesinden gelelim...Ben senin yanından bir saniye bile ayrılmak istemiyorum...Özlemle içime çektiğim o yalancı kokuları istemiyorum yalnız senin kokun yeter bana...Torunlarına hikayeler biriktir.Ne olur biraz anla ve dinle şu içimdeki sessizliği...Seni seviyorum Anne''diyebilse hallolacak herşey...
Ama susuyorlar şiddetle..Öfkeleri,pişmanlıkları,keşkeleri çığ olup büyüyor günden güne...Ayrı odalarda ağlıyorlar birbirlerine merhem olamamanın acısıyla...
  ''Dayan'' diyorlar yüreklerine... ''Susalım ve zaman geçsin...Bir gün herşey güzel olacak belkide'' diyor biri öteki ise paramparça yüreği ve sevgiye muhtaç haliyle inanmak istiyor bu cümlelere..Biri eksiklerle biri acemice gözü kara yaşıyor öylece...
 ''Artık Sarılmak İçin Çok Geç'' demekten çok korkarak...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kırmızı Baladlar

                     Ben, kendine dokunan ve kendiyle çoğalan her aşka kalbini veren kadın ... Doğru muydu hayaletlerin her kaybedişi görünür kıldığı...  Bu odada ve bu sonsuzlukta nasıl çılgınca dileniyorum hayatı!...  Eğer  yağmur  yağınca içeri gireceksen seninle gitmem uzak ülkelere.  Ya da gölgelerine sığınan evimde yeşermeye çalışan canlı bir kaktüsü şımartırken,  rüzgara eğimli bir mektup düşürmezsen  penceremden ; seninle yaşayamam aşkı.  Öylesine zor bir uyku şimdi seni düşünmek.  Sarılışlarıma yanıt olarak içebilir misin gözyaşlarımı...  Ama dur!...  Tenin sıcaklığında kaderime bulaşacak bir iz bırakacaksan;  dur ve yalnız ürpertisini yolla gerçeğin...  Belki de sana gelmek yerine saçlarımı boyatmalıydım .  Bir  şiir  bırakmak için, tıpkı o şarkıda olduğu gibi; sadece beni  sev   diye... İnan adaletli değil hiçbir alışveriş....

Var Olmak

Düşünmekle hiç bir şeyi var edemezsin... Yazacağım  basit şeyler zaten vardır.    Tamamı basit, daha önce söylenmiş veya yazılmış olabilir hatta bunların hepsi bile olabilir. Herşeyi basite indirgemekle kolaya kaçarsın ve meselelerden uzaklaşırsın. Basit düşünebilmek en güzel başlangıcımdır. Başlangıçlarla aram çok iyidir. Bir başlangıç yapmaya çabalarım. Yol aldıysam ise başladığım noktaya ışık hızıyla dönerim. Sonlara hiç varamamak için çok çalıştım ve var olmak... Güneş sabahları doğudan doğar. İnsanlar sabahları uyanırlar. İşe giderler. Çalışmak vardır. Ayakkabı giyerler bazen siyah bazen kahverengi. Bazen beyaz, bazen kırmızı arabalara binerler bazende mavi ayakkabı giyerler. Trafik vardır. Hava vardır. Su vardır tabi. Bazen yağmur yağar ya da kar. Kış vardır karanlık ve ışıksız. Kışları hava erken kararır. Evlere gidilir. Sıcacık çorbalar içilir, Şeftali yenir. İnsanlar çizgili ya da başka desenli kumaşlardan pjamalarını giyerler. Masallar vardır. Pikniğe g...

Tuttum Bir Şiir Yazdım

Tertemiz bir kağıdı sözcüklerle karalamak kolaydır da, Mürekkebine gözyaşlarını katık edip şiir ile aydınlatmaktır zor olan Asi dir sözcükler toparlayamazsın kimi zaman, ancak bir düş düşer aklına şiir oluverir yinede… Sözcükler bile anlamlarını ararken ben tuttum sana şiir yazdım dua eden çocuk gibi içten…. Şiirim dua oldu, Çocukların duaları yanıtsız kalmazdı,benim şiirim sensiz kalmadı Tuttum sana şiir yazdım,sonra oturdum dua ettim Dua yazdım şiir oldu,şiir ettim dua… Duasından uyandı çocuk,şiirimle uyudu… Yeni güne uyanmak nasıl zor ise,senin uykuna şiir olmak öyle kolaydı, Aslında sen uyurken şiir kolay,şiir zorken senin uyanman olasıydı Ben sana tuttum şiir yazdım,sözcüklerim öyküye kaçtı, Sonra kahramanlarım öyküden kaçtı,öykü şiir olarak kaldı Sözcükler şiir olurdu da, Şiir, şiir olmaktan sıkılır sen olurdu Senin güzelliğinin şiir olması kolaydı da,seni sana şiirle anlatmak zordu Bir bahar melteminin, mayısın en güneşli gününde bir şiir o...