Ana içeriğe atla

İki Medeni İnsanız Biz...

Uzaktın...Uzaktık...
Yan yanaydık ve kilometrelerce boşluk aramızda...
Ben hiç böyle gürültülü bir sessizlik duymamıştım.
Ben hiç böylesine esirgememiştim kendimi ufak bir gülümsemeden.
Hiç kapatamamıştım acılarımın,anılarımın üstünü böylesine...
Güçlü görünmeye çalışmak hiç bu denli zor olmamıştı sanki...
Ben  hiç bu kadar sessiz ve kuru ağlamamıştım.
Hiç olmadığım kadar küskün,yaralı ve donuktum ben bugün...


  İçinde "ikimiz" geçen çoğul cümleler beni  terk etti aylar sonra."Bir olmak" ikimiz olmak" biz olmak" değersiz artık.Sen demeliyim sanırım sana yalnızca. yada okkalı bir Siz daha iyi olurdu sanki...
İçine gömüldüğün yüksek egolu yalnızlığın,mükemmelliğin taklidi sandığın bencilliğin,kendine çok yakıştırdığın kendini beğenmişliğin,en fark yaratmayanından farkındasızlığınla evet evet "Siz" daha uygun...


  Kaçınılmaz bir sessizlik vardı.Yan yanaydık ama hiç böylesine uzağımda hissetmemiştim seni.
Keske uzak olan yakınımda kalsaydın hep.Yakın olan uzağın daha dayanılmazmış meğer...
  Böylesine acıklı bir seneryoyu ben bile layık görmezdim kendime.
Kalbimin yerinden fırlayacak gibi atma sahnesini,içimde onarmaya çalıştığım her şeyi yine yeniden kırıp döktüğün o sahneleri ve dolu dolu gözlerle oynadığım bütün dakikaları çıkarırdım en azından...
Yan yanaydık  işte....Gözlerini kovaladım durmadan korkaklardı,sıkılgan,bir o kadar arsız ve başkasına ait gibi sanki..Hayalleri tarafından öksüz bırakılmışlar gibi "o an" vazgeçtim gözlerini sevmekten.
Hani o çok sevdiğim ellerin...Kirlenmemiş sandığım...Bana "Oysa ellerin benim en sevdiğim" şarkısını dinleten günlerce işte onlara baktım gizlice.Biraz küskünlerdi ya da bana öyle geldi.Tutamadım..Tutamayacağım..Varsın güzel olsunlar onları da sevmekten vazgeçtim...
Bir tek kokun kaldı birazcık burnumda onunla savaşacağım bir süre daha ama sana söylemeyeceğim bunu.Vazgeçtim say.sSevmiyorum say işte onuda artık...
Düşlerdim ya hep, hani yazardım ya sana asla okuyamayacağın mektuplarda, hani özlemiştim ya ben seni, öyle yazıyordum ya sana durmadan,
Fark ettim ki ben seni fazla büyütmüşüm gözümde.
Kendime yalanlar uydurup durmuşum seninle ilgili.
Aslında öyle küçüksün ki görmeceğim seni,duymacağım hissetmeyeceğim işte Vazgeçtim...Ben seni hangi noktada sevmeye başladığımı düşündüm bugün ama gördüm ki geleceğimiz yere varmıştık.
Yaşadığım,Yaşattığın bu düş kırıklıkları yeter bana. 
  Bir yenilmişlik,ezilmişlik duygusu var içimde.Canım da acıyor biraz kabul, ama şaşırtıcı olan; bu duygularıma eşlik eden rahatlama,yenilenme,taptaze bir özgürlük hissi.Hafifledim ben.Sen sustun ama ben içimi döktüm sana kelimeler kullanmadan.Hem zaten mutluluğu bulmak olanaksız olamaz.Mutlaka göremediğim,bakmadığım bir yerlerde gizlenmiş olmalı...


  Baksana şu halimize medeni insanlar olduk bak! Senin bedevi bir kutup ayısından farkın olmasada...Ben günlerce aynı  masada otururum seninle. sessizce hiç konuşmadan,hesap sormadan,hiçbir şey olmamış gibi...Medenileştim ben.Senden nefret ederken sevebiliyorum.Senin yüzünü bile görmeye tahammülüm yokken senin o soguk bedeninin karsımda oturmasına izin verebiliyorum.Sadece biraz üşüyorum yanında hala.
Ah imgeler! Tabi dokunmaz sana imgelerim seni uyarmaz asla uyarsada uyandırmaz uykundan...


Kork... Kork zira korkutucu bir karanlığa çığlık olacak usandırıcı, hatta utandırıcı suretleriz artık... !

Yorumlar

  1. çok güzel..
    geriye kalan okkalı bir "siz" ve bizde geriye kalan darmadağın olmuş ama çelik gibi olacak olan biz..

    YanıtlaSil
  2. kırmızı rujlu kız anlıyorsun her sözcüğümü hissediyorsun içinde biliyorum.çelik gibi olan biz sonunda eriyeceğiz,biteceğiz diye çok korkuyorum bilsen:/

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...

  İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.   Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...   Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...   Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.   Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...   Öylece izl...

O Kadının Bir Kalbi Vardı

  Yüzünde ilk kez gülen gözler taşıyordu kadın. Tebessümü kahkahalara dönüşmeye can atıyordu. Gökyüzünde parlayan nesneler keşfetti. Baktı şöyle ne kadar da büyüktü sonsuzluk. İlk kez dar gelmedi ona dünya. Yorgun, eski, usamış ve soğuk şehrine baktı, sevkatle sarıldı sıkı sıkı. Gitmek istemiyordu artık onu yüzüstü bırakıp. Üzgün ve mutlu insanların nefesleri karışmıştı havaya hepsini içine çekti. Acılarına ortak oldu,içindeki huzurdan ve sevgiden bir nefes hazırlayıp bıraktı boşluğa, yerini bulurdu elbet umutsuz olanların yüreğinde.   Büyük bir savaş içindeydi kadın.  Belki de bu hiç olmamalıydı dediği zamanlarda çıkıp ona bir şeyler anlatmaya çalışan ve ne yazık ki hiç bir zaman başarılı olamayan insanlarla paylaştığı bir savaş… Gönderdiği mektupların içinde saklardı duygularını. Bir çocuğun umuduna sahipti kadın ve hiç kimselere yazdığı mektuplarda saklardı kendini.. Elbet bir gün geçecekti öyle değil mi insan kendine ümit vermeliydi çünkü insanın ken...

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …