Ana içeriğe atla

YitirilenLer Üzerine...

   İtiraf ediyorum yoruldum.Yazıya dökemediklerimin şarkısını söylüyorum durmadan.
Oysa taptazecik başlamıştım.Sabırlı bekleyişlerim vardı derindekileri.Yakmazdı içimi çığlık çığlığa okunan Ah'lar! 


"Böyle böyle ulaşacaksın içindeki derinliğe"dedi içimin derinlikleri.
 Bende isterdim oysa en yorgun, en kızıl halimle sesine değebilmeyi,eğilip öpebilmeyi alnından,geçmişi geleceği yok sayıp bugününün içinde büyümek göğsünde,sessice uzanmak yanına kimseler görmeden...
Ancak olmuyor yüzüme düşürdüğüm senle...
Bilir mi yağmur kokusunu toprağın, düşmeden önce? vazgeçebilir mi düşmekten o kokuyu çektikten sonra sineye?


 Kendimle girdiğim bütün savaşlardan yenik çıktım ben.Bir filmin ortasından,bir aşkın yarısından çıkar gibi,anlaşılmaktan korkan nesneler gibi...
 Bir sabah kalktığında yanımda olmayanın hayaliyle yaşamak...ömrüme kazıdığı üç harfli bir sözcüğün ağırlığını taşımak...Olmadık düşler yakıştırması hayatın bana ...
  Bir valizin içinde bekleyen endişeyim ben.Gecikmiş bir kenttim, sana hep gece gelen ve herşeyi simsiyah gören...Geriye dönüşlerden yoksun...Hiçbir zaman yeniden yeniden yaşanılmayacak olan,yeniden koklanamayacak...Boynuna astığın yokluk kolyesiyim ben...Herkesin ücra köşelerinden yalnızlıklarını toplayıp sana uykunda getirenenim ben...Uykunum ben senin...Ruhumu düşürdüm kırmızı bir yağmurda ellerine bulunamayanım şimdi...Sana uçurumlar bağışlayabilirim yinede. Burada sana tutuştum.Sen yoksun!
   Sen bendeyken elllerinin öyle dağınık durmasından korkuyorum.Benden gittiğinde de...Bende kaybolduğun zamanlar,dönemeyeceğinden korkuyordum.Olup biteni anlamamın yolu oldun sonunda...
 Lakin hiç kimse gelmedi.Orada öylece kaldı gece.Akşamüstleri hep yenilgiyle döndüm evime.Hep son kez bakışlarım oldun.Baktım her vedanın sonunda geçmişe,Sürdüremeyeceğimiz olanlara baktım durdum.Mağrur bakışlarındaki kırgın aynaları gördüğüm gün soyut idamlar yarattım kendime... Kestim ayak bileklerimi, hep daha uzağa gidebileceğim günün umuduyla...Deli rüzgarlar esiyordu senin olmadığın sokaklarda ve ben haykırıyordum durmadan kimse duymadı.Hiç kimse gelmedi sen yokken..Doğru ya bir teknenin yakarışıyla mı insafa gelecekti koskoca fırtına!


 Kaçmıştın...Yaşanmamışları hayalinde yaşanmışlardan daha kalıcı anılara dönüştüreceğini umarak.Öyle birşey olamaz dedim sana.Yalanlar üzerine yeni hayatlar kuramazsın dedim sana.Ellerimden vazgeçmem isteniyordu şimdi.Gözlerimden vazgeçmeliydim.Çocuklarımdan vazgeçmem isteniyordu. Neyi yitirmiştim ki? Neyi arıyordum? İnsanca yaşama istediğimin bedelini ağır ödüyordum seninle...Ve hiç kimse gelmedi.Başka kadınlar,başka adamlar geçip gidiyordu ömrümden.Benimse yoktu yolum başka.Kalmadı gidecek yerim.İyiki aklıma gelmiyor hiç seni unutmak.İyi ki başka hayatlardayız.Nazım'ın dediği gibi "Mesela denerken damarlarında bir serumu/ölmek ayıp olur mu.." ?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...

  İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.   Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...   Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...   Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.   Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...   Öylece izl...

O Kadının Bir Kalbi Vardı

  Yüzünde ilk kez gülen gözler taşıyordu kadın. Tebessümü kahkahalara dönüşmeye can atıyordu. Gökyüzünde parlayan nesneler keşfetti. Baktı şöyle ne kadar da büyüktü sonsuzluk. İlk kez dar gelmedi ona dünya. Yorgun, eski, usamış ve soğuk şehrine baktı, sevkatle sarıldı sıkı sıkı. Gitmek istemiyordu artık onu yüzüstü bırakıp. Üzgün ve mutlu insanların nefesleri karışmıştı havaya hepsini içine çekti. Acılarına ortak oldu,içindeki huzurdan ve sevgiden bir nefes hazırlayıp bıraktı boşluğa, yerini bulurdu elbet umutsuz olanların yüreğinde.   Büyük bir savaş içindeydi kadın.  Belki de bu hiç olmamalıydı dediği zamanlarda çıkıp ona bir şeyler anlatmaya çalışan ve ne yazık ki hiç bir zaman başarılı olamayan insanlarla paylaştığı bir savaş… Gönderdiği mektupların içinde saklardı duygularını. Bir çocuğun umuduna sahipti kadın ve hiç kimselere yazdığı mektuplarda saklardı kendini.. Elbet bir gün geçecekti öyle değil mi insan kendine ümit vermeliydi çünkü insanın ken...

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …