Aşktan,paradan,inançtan,ünden,adaletten öte gerçeği ver bana /Thoreau Ah ne acı; hayatın bize verdikleriyle yetinmek... Kendimizce anlamaya çalışmak,sahte kimliklerimizle burada böylece hergün itaat etmek için,boyun eğmek için hatta teslim olmak zorunda oldugumuzu bile bile yaşa(n)mak... Kendimizi güvende hissetmek için yabancılaşmak biraz daha ve biraz daha... Komşularımızdan ve insanlardan saklarken pencere camlarının önüne taktırılan demir parmaklıklarla evimizi, arkasında özgürlüğümüzü,benliklerimizi hapsetmek,yalnızlaşmak... Saçma sapan bir korunma hissi işte... Bir türlü sadece kendimiz olamayışımız olmak istediğimiz,olduğumuz ve olacağımız insan arasında sıkışıp kalmak,kendimiz olma becerisini kazanamamak hiç... Yaşamak ve varolmak için başkalarından izin almayı bekleyip durmak... Özgürlüğün evet yada hayır dan ibaret olmadığını,sadece kendimizi şekillendirme,üretme ve yaratma deneyimi olduğunu öğrenemeyişimiz yıllarca... İsteme,merak etme,çaba göste...
"Küçük kara balığın öyküsünü dinleyen ve hep okyanusları düşleyen kırmızı balık"