Aşktan,paradan,inançtan,ünden,adaletten öte gerçeği ver bana/Thoreau
Ah ne acı; hayatın bize verdikleriyle yetinmek...
Kendimizce anlamaya çalışmak,sahte kimliklerimizle burada böylece hergün itaat etmek için,boyun eğmek için hatta teslim olmak zorunda oldugumuzu bile bile yaşa(n)mak...
Kendimizi güvende hissetmek için yabancılaşmak biraz daha ve biraz daha...
Komşularımızdan ve insanlardan saklarken pencere camlarının önüne taktırılan demir parmaklıklarla evimizi, arkasında özgürlüğümüzü,benliklerimizi hapsetmek,yalnızlaşmak...
Saçma sapan bir korunma hissi işte...
Bir türlü sadece kendimiz olamayışımız olmak istediğimiz,olduğumuz ve olacağımız insan arasında sıkışıp kalmak,kendimiz olma becerisini kazanamamak hiç...
Yaşamak ve varolmak için başkalarından izin almayı bekleyip durmak...
Özgürlüğün evet yada hayır dan ibaret olmadığını,sadece kendimizi şekillendirme,üretme ve yaratma deneyimi olduğunu öğrenemeyişimiz yıllarca...
İsteme,merak etme,çaba gösterme,tek basına iş yapabilme, en önemlisi sevme yetilerimizi yitirişimiz...
Hiçlik duygusuyla psikolojik ölüler haline gelişimiz...
Sıradan insan olmak için bütün gücümüzle savaşmamız...
Yaşamın ne olduğunu,nerede bulunacağını bile bilmeden,neye sarılacağımızı,neye tutunacağımızı,neyi sevip neden nefret edeceğimizi,neye saygı duyacağımızı,neyi aşağılayacagımızı bilememek..
Gitgide kötüleşmek...
Biz birbirimizden nefret ediyoruz çünkü korkuyoruz.
Korkuyoruz çünkü birbirimizi tanımıyoruz,
Tanımıyoruz çünkü birbirimizle ilişkimiz yok, çünkü hepimiz ayrı yaşıyoruz...
Yaşama,doğaya bu denli ilgisiz kalmamızın acısını yaşamlarımızla ödüyoruz.
Yaşamadığımız hayatlarımız için hepimiz suçluyuz.
Biz hep daha az seviyoruz herşeyi, ama sevilmek için çırpınıyoruz,
Denizleri severken dalgaları sevemiyoruz,uçmayı severken düşmeyi kabullenemiyoruz...
*Into the wild filmini izledikten sonra kalemime düşenlerin bir kısmını yazdım sadece meğer ne çok üzerini bastırdığım gitmeler varmış içimde.Farkında olmamaya zorlayışlarım kendimi.Tutamadım bugün hiçbirini içimde."Geç kaldın hayata geç kalıyorsun...Dön bak kendine neyi başardın tek başına söylesene..."diye bağırıp durdu içimdeki ses."Sabret dedim sabret sadece..."
INTO THE WILD
Gerçek bir yaşam öyküsü...
* Hayatın bütün keyfi insan ilişkilerinde yatıyor sanıyorsan yanılıyorsun.Tanrı etrafımıza yerleştirmiş.Herşeyin içinde var.Deneyimlediğimiz herşeyin içinde,insanlar sadece başka türlü bakmayı öğrenmeli...
*Bazıları sevgiyi hak etmediklerini sanırlar,yavaşça ıssız yerlere kaçar geçmişle aralarındaki boşluğu doldurmaya çalışırlar
*Kendini bir kere olsun ölçmek...Kendini bir kere olsun en eski insanlık durumunda bulabilmek...Kör ve sağır taşla tek başına yüzleşebilmek...Ellerin ve kafandan başka hiçbir şeyden yardım görmeden...
*Güçlü ol!
Herşeyi yapabilirsin
Heryere gidebilirsin
Para,güç bunlar birer yanılsama,herşey burada...
Burada olabilirsin sadece ben ve sen..
*Denizin nimetleri sert darbelerdir,kimi zamanda kendini güçlü hissetme fırsatı...Denizi pek tanımam ama yinede böyle olduğunu bilirim.ve yine bilirim ki hayatta güçlü olmak değilde;kendini güçlü hissetmek önemlidir...
*Bazıları sevgiyi hak etmediklerini sanırlar,
yavaşça ıssız yerlere kaçar geçmişle aralarındaki boşluğu doldurmaya çalışırlar.
*Hayatta birşeyi istiyorsan uzan ve yakala...
*Bağışlarsan seversin ve sevince Tanrının ışığı üzerine yansır.
*İnsan hayatının akılla idare edilebileceğini kabul edersek yaşama olasılığı ortadan kalkar.
*Çok sey gördüm geçirdim artık mutlu olmak için ne gerektiğini buldum sanıyorum.Aile mutluluğu...Kırda sessiz,gözden uzak bir hayat.İyilik yapmanın kolay olduğu ve iyilik yapılmasına alışık olmayan insanlara faydalı olma olanağı.Bir faydası olacağı umulan bir iş,sonrası dinlenme,doğa,kitaplar,müzik,komşuyu sevmek.İşte benim mutluluk anlayışım ve sonra hepsinin üstüne eşim olarak sen ve çocuklar belki.İnsanlar daha ne ister?
*çünkü insanlar neyi anlamıyor biliyormusun; insanların her bir kahrolası insanın neden birbirlerine bu kadar kötü davrandıklarını anlamıyorum.bana çok anlamsız geliyor.Yargılama,hakimiyet bunun gibi şeyler...
*Herşeyi doğru adıyla anmak..!
*Gülümseyip kucağınıza koşsam o zaman sizde şimdi gördüğümü görürmüydünüz?
"Mutluluk sadece paylaşınca gerçek"
Christopher McCandless (12 Şubat 1968 – 18 Ağustos 1992)
Yorumlar
Yorum Gönder