Ana içeriğe atla

Sevgili 30 Yaşım


Sevgili 30 yaşım;
Benimle karşılaşmaktan çok mutlu olmayacaksın bugün belki, belki de gülümseyeceksin bilmiyorum ama beni çok iyi tanıyacak ve anlayacaksın. 
Ben tanımıyorum henüz seni, yalnızca merak etmek ile yetiniyorum.

Nasılsın? Her şey yolunda mı?

Kendine yakışan saç rengini buldun mu? Yoksa boyuyor musun hala saçlarını? Peki ya senin rengin? Renklerin... Duruyorlar mı hala, yanakların kırmızı kırmızı oluyor mu utanınca? Yoksa griler, siyahlar içinde misin?

Biraz yorgun olduğunu tahmin ediyorum, biraz da büyümüş olmalısın. 
Sen rahat et diye kilolarımdan kurtulmaya çalışıyorum bu ara. Belki işe yaramıştır belki de büyürken bedenin hayallerin küçülmüştür kim bilir. Olsun “hiç kimsenin yağmurun bile böyle küçük elleri yoktur.” Şarkısı bizim şarkımız hala.

İçindeki çocuğu merak ediyorum en çok. Ben çok uğraşıyorum bugünlerde sende onunla biraz vakit geçirebilesin diye. Umarım ölmemiştir o çocuk, umarım sende taşırsın onu yarınlarına.

Peki annen nasıl? Nasıl da haklı şimdi ve haklıymış hep değil mi... 
Artık ona kızıp sabahları işe gitmemezlik yapmıyorsun değil mi? 
İstediğin olmadığında, bütün gün ağlayacak enerjin var mı hala? 
Ama şunu biliyorum ki çok güçlüsün sen. Kendimden biliyorum, insanın bir kere kopunca canından can, parçalanmaya başlayınca bir kere, sonrasında hep daha güçlü devam ediyor yoluna. Paramparçasın belki, lime lime oldun ama sen benden bile çok daha güçlüsündür şuanda.

Nerede yaşıyorsun sahi? Şuan da belki de evinin çiçekli balkonunda hani benim o aylarca arayıp bulamadığım kitabı okuyorsundur. Annen ziyaretine gelmiştir yemekler yapıyordur mutfakta. Birazdan hazırlanıp yeğenini görmeye gideceksinizdir birlikte. Kavuşmuşsundur belki İstanbul’una. Kız kulesi kadar yalnızsındır belki, İstiklal kadar uzun geçiyordur gecelerin, lütfen ne olursa olsun orada ol.
Geçmişini merak ediyorsan eğer, yalnızca çabalamakla geçiyor. 
Her şeyle mücadele ediyorum. 
Çok fazla hata yapıyorum ki sana yapılacak hata kalmasın. 
O kadar çok kaybediyorum ki ben, böyle giderse kaybetmekten korkacağın hiçbir şey kalmayacak. 
Çok ağlıyorum,göz pınarlarım kuruyacak yakında ve sana bir damla bile gözyaşı kalmayacak, mecbur gülümsemekle yetineceksin.
Beni üzen kararlar alıyorum bugünlerde, sırf sen doğru kararların meyvesini ye diye.
İşin zor. 
O kadar çok kırıldım ki bugüne kadar, o kadar çok inceldim ki, inceldiği yerden kopmalar ile uğraşacaksın bir süre,benim işim kırılmak, senin işin ise ayakta kalabilmek için onarmak olacak.
Sana yaşanacak aşkta bırakmadım artık affet. Ama sen daha şanslısın be kadın, çocuğun olacak belki senin ilerde ve aşkların en güzeli o olacak. 

Eğer bir gün özlersen geçmişi, özle elbet hakkındır ama sakın pişman olma.
Kendimden biliyorum; ben ne zaman dönüp baksam geçmişe pişman oluyorum. Kendime söylediğim yalanlara,yalnızca uyuyarak geçirdiğim günlere,çaba gösteremediğim her aşka,kaybettiğim her dosta... Sana büyük sözler veremiyorum belki ama pişman olma diye bugün elimden geleni yapıyorum. Güzel fotoğraflar hazırlıyorum duvarlarına.
Yarım bıraktığım, sana sakladığım hayallerim var onlar sana emanet. 
Senin yaşında insanlar var çevremde, hepsi unutkan hepsi biraz sarhoş ama sen, beni unutsan bile öz'ün aynı kalmıştır biliyorum bu yüzden içim rahat.

Zamanın nasıl çabucak geçtiğini söylememe gerek yok bunu en iyi sen bilirsin zira. Zamanın bizden alıp götürmediği tek şey umutlarımız be kadın.
Umarım hala umutlusundur sende.Ben yalnızca senden umutluyum bugünlerde, sana inanıyorum yalnızca.Sende bana inan ve pes etme sakın. Çünkü inansan da inanmasan da umut var hala...
Sana varabilmek için benim ölmem gerekecek,
Ama eğer, beni bulmak istersen bir gün;
Bir şarkı söyle usulca.
Bir şiir oku içinden.
Dans et ayak uçlarında.
İyi bir insan ol.
Çocuk kal.
Hoşçakal...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...

  İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.   Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...   Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...   Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.   Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...   Öylece izl...

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …

O Lokum Alınacak

  Dokuz yıl önce de hava kışa rağmen böyle güzeldi bu zamanlarda ve ben geçen bu dokuz yılın her bu zamanlarında üşüdüm. Biraz da büyüdüm. Büyümenin gitgide daha fazla kabullenmek olduğunu öğrendim.  Babamın ölümü  yalnızca göz yaşartan bir yorgan altı korkusu olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştüğünde “ Bir gün geri gelecek … geri gelecek” derdim küçükken ve buna sahiden inanırdım.   Annem elbiselerini verirken birilerine çok kızmıştım. Kalan sigarasını gelip bitirecek diye hiç dokunmadım. Çok sabrettim o günden bu güne.   Çok bekledim cam köşelerinde. Gelmedi.  Ben böyle sayıklarken bir gün baktım büyümüşüm ansızın ve o bir gün geri gelecek cümlesi  “ Bir gün ben onun yanına gideceğim ” olmuş.    Eğer birini bekliyorsan her şeyi yavaştan alırsın, ertelersin, yemeğe başlamazsın, hiç bir plan yapmazsın ansızın gelebilir evde olmalısın. Ama eğer ona gideceksen ardında yarım kalmış hiçbir şey bırakmazsın...