Güzel bir yazı yazmak için uyandım bu sabah..yorgun bir pazar sabahı olduğunun farkındaydım üstelik.
Aklımda yazıya dökülmek için sabırsızlanan bir sürü şımarık kelime.
Bir süre daha yazmazsam bana küsecekler belli ki.
ama yapamıyorum.
hatta kendime haksızlık bile ediyorum.
''sen acı çekmediğin sürece yazamazsın.''diye.
Canımı sıkan acılar da değil sanırım bunlar üstelik.
Bile bile seve seve katlandığım acılar mı gerekli acaba yazabilmem için..
.Onlardan vazgeçtiğim için mi düğümlendi kalamim...?
Düşünüyorum.. düşünüyorum..ve sadece düşünüyorum.
Yaptıklarımdan bahsedebilirim mesela
Ki son günlerde oldukça heyecanlı ve tehlikeli şeyler yapıyorum,
yeni bir okula başladım ve bir sürü izlenimim var anlatacak
ama yazmaya layık görmüyorum.
Sanırım biz sevmek zorundayız.sevmeden mutlu bir hayat yaşamak zor oluyor.
Aşk demiyorum..
Çünkü ben onu yaşadım ve saçmaladım,mantıksızlaştım ve
bu aşkı bir türlü sevgiye dönüştüremedim.
eğer bunu başarabilseydim herşey yoluna girecekti belkide.kendimide onuda rahat bırakabilirdim severek.daha akl-ı selim düşürünürdüm.
ama sevgiye dönüşmesi imkansızdı belkide..
Eğer iki sevgili kavuşursa bu sevgi olurdu ama kavuşamazlarsa Aşık Veysel’in de dediği gibi “aşk” olurdu.
Ne bileyim işte döndüm dolaştım geldim yine aşka sevgiye.İşte böyle… Onsuz bir dünyanın eşiğinde çok farklı halerde.
Kapıyı yine araladım…
Benim hayatımda “aşk” kelimesi en çok satırlarıma yakışıyor.
Fark ettim de giderek büyüyorum.hızla akıp gidiyor zaman bazen yetişemiyorum.ve ben hala hayatı özetleyecek bir kaç kelimeden yoksunum.içimde derin ve şiddetli bir sessizlik var.kendi acılarımı kendim yaratıyor sonra hayata hesap soruyorum gizlice.
Yazacak bir şey var mı artık?
Korkacak bir şey var mı?
Peki uğrunda ölünecek bir dava?
Sorularımın yanıtı olabilicek bir sevgili yada ?
Korktuğum ve bilmek istediğim gerçeklerim nerelere saklandı şimdi?
Kül rengi bulutlar gökyüzünde…hava artık soğuk...çocukluğumu geçirdiğim insanlarda yanımda değil.
Sonra artık kendime de geldim.
Zaman geçiyor evet.sonbahar yaşamadan kış geliyor hayata...
ben bazen yinede üşüyorum.üşümem varlığımın farkına varmamı sağlıyor.
Ki kaç kişi var oldugunun farkında zaten...
Yazdıkların gerçekten çok tanıdık geliyor, bir o kadar da eski. Bence en doğru genellemeler; böyle sorgulamalardan çıkar, hayatı, kendini. Hepimizin vardır yorgun pazar sabahları, sadece bazımız fark eder bunu; an ve an çeker yaşanmışlıkların acısını, bazımız da akar gider hayata, umursamaz. Sözcüklerinle unutmaya başladığım "an"ları hatırlattığın için teşekkürler, kalemine sağlık.
YanıtlaSil