Ana içeriğe atla

Bak Ben Senin Gölgende Ütopyalar Yaptım Anne!

  
Bu yazının amacı kadını, erkeği, özgürlüğü, anneliği irdelemek değil...
Bunu yapmak henüz haddim de olmaz zaten.
  Ben sadece en basite indirgeyip, kadın erkek arasındaki çatışmaları, anne kız arasındaki ilişkilerin kopukluğunun nedenlerini, toplumda insanların insan olarak yer edinemeyişlerinin nedenlerini merak ediyorum ve özne olamayan kimliksiz kişilikler, artık bir nesne konumuna düşmüş ve araştırmadan, sorgulamadan, düşünmeden yaşayan, sadece verilen görevi yapmakla yükümlü, kendi özgürlüğü için, gelişimi için bir şeyler isteme cüretinden yoksun hale gelmeye tahammül edemiyorum.

  Ütopyalarım arasında kayboluyorum bazen.
Sorunlar, fikirler, çatışmalar arasında sıkışıyorum.
Özgürlüğü yaşamın bir parçası olarak ütopik hayallerim arasına katıyorum.
İstiyorum ki bu kopukluklar herkesi mutlu edebilicek şekilde giderilebilsin.
Birey olarak herkesin söz hakkına sahip olduğu bir yaşam alanı hayal etsem ve hayallerde kalmasa.
  Yaş,ırk,cinsiyet,inanç ayrımcılığı yapmadan yaşayamazmıyız şu hepimize yetecek kadar büyük yer kürede.
Daha basit ancak daha derin ve zengin.
Tüm karmaşıklıklarına rağmen yaşamın anlamını, özünü kavramayı deneyerek.
Toplumun yargılarından, dayatmalarından arındırarak kendimizi...
Bir kadın ve erkek hakkında ortak kurduğumuz cümleler artsa...
  Bir kadın kendini birilerine ait olma zorunluluğu hissinden kurtarsa, bedeniyle değil kişiliğiyle var olmaya çalışsa...
Kendi kimliğine yabancılaşmasa bir kadın.
Geleneksel rolünün getirmiş olduğu pasif ve edilgen konumunu gizlemek, yok etmek için yabancılaşma temelinde ve kendi özgücü ve özgüveninden yoksunluğu sonucunda erkeğin gücüne sarılmasa.
Erkeklere olan bağımlılığı biraz kırılsa.
Yalnız olmaktan suçluluk değil gurur duysa.
   Bir erkek kendini her şeye sahip olma istediğinden uzaklaştırsa.
Üstünlük kavramını kadınlar üzerinde değil, sanatta edebiyatta kullansa.
Bedenlere değil kişiliğe önem vermeyi öğrense.
Kadınların güçsüzlüğünden faydalanıp onları birbirlerine düşürmese.
Bir şeylerin kıymeti kaybettikten sonra değil, yanındayken bilse ve birazcık mücadele etse.
Bir kadına gücünü göstermek yerine sevgisini verse...
Bir erkek kişisel gelişimini tamamladığına inandıktan sonra, bir kadınla gerçekten tamamladıktan sonra baba olsa ve çocukları mutsuz doğmasa..
Bir kadın için söyleyemem bunu. Çünkü "anne" olmanın zamanı yok.
İster on beşinde ister kırkında bir kadın...İster cahil olsun ister okumuş...İster hür olsun, ister tutsak...kolayca bebeğiyle tamamlanabilir.
İşte o zaman erkeğine karşı daha güçlenir, hayata daha sıkı tutunabilir...
  Bu yazıya anne kavramından ve annemden bahsetmek arzusuyla başlamıştım ama dedim ya ütopyalarım içinde kayboluyorum bazen.
Bir kaç bir şey söylemek isterim yinede...:

  Anneler...annem...Onlar hep yanımızda.Yalnızlar belki...
Dertlerini unutmak için, kederden ölmemek için sığınırlar ev işlerine, bir saksı çiçeğe, belki bir mesleğe...
  Biz çatışıyoruz evet...Ben köprü kuramıyorum zaman zaman araya.
Ben her sabah kalkarken farklı planlarla, umutlarla uyanıyorum.
Oysa annemin yıllardır her sabah uyandığında planları ve umutları aynı.
Müthiş bir içsel disiplin bu.
Sabah kalkılacak kahvaltı hazırlanacak, ardından ev temizlecek, terkar yemek yapılacak, bikaç dolap düzgün olsa dahi indirilip tekrar düzenlecek, seni bulduğu ilk tembellik durumunda azarlayacak, beklentilerini bilmem kaçıncı kez sıralayacak, kimsenin onu anlamadığından şikayet edecek ağlayacak belki yada saçma bir dizi repliğine gülecek ve bütün bunları yılmadan, sıkılmadan senelerce yerine getirecek.
Müthiş bir fedakarlık ve sorumluluk bu.
Farkındayım ama çatışıyoruz işte.

Ben bir şarkı dinlediğimde, bir film izlediğimde, terkedildiğimde üzüleceğim şimdilerde ama evdeki çamaşır makinası veya süpürge bozulduğunda annemin  üzüntüsüyle eşit olacak yaşadığım kederim.
O bana odanı topla dediği için ben deliye döneceğim. Ben odamı toplamadığım için o deliye dönecek.
Bu böyle...
Anlayamıyorum çünkü ben henüz...
İçim hayallerle, özgürleşme cabalarıyla dolu ben kimliğimi kazanmaya çalışıyorum ve onu ihmal ediyorum.
Anneme bir şey olur bazen yağmur yağınca.İşini gücünü bırakır.koşar cam kenarına.Damlaların telaşlı gölgesinde kaybolur, içinde ne kadar hüzün varsa yıkanır yaşlı gözleri eşliğinde kim bilir....

Lakin onu anlamasamda gözyaşlarına eşlik ediyorum.
Hem sevmek ve anlaşabilmek apayrı kavramlar.

"Anne seni anlamaya calisiyorum, senin anladigini anlamamis olmaktan utaniyorum cunku bana anlattigin benden baska nedir ki aslinda?"

Ben annemi seviyorum. Simdi ben, genç kızlıgının dünyasına misafir bir anneyim.
Basımda kavak yelleri esiyor. Yandaki odada annem uyuyor.
Soluk alısını duyabiliyorum.Onun o yataga yatmadan önceki son kırk yılını biliyorum. Aslında ne kadar tembel ve alıngan oldugunu biliyorum.

İnsanın içini acıtan fedakârlıklarını, karısık iç dünyasıyla neden tek basına savasmak zorunda kaldıgını, her seyi... Her solugu neden aldıgını biliyorum.

Susuyoruz. Sesimizi yitiriyoruz zaman zaman bu evde.
'Giderek birbirimize benziyoruz biliyorum. İşlemişssin beni ilmek ilmek..."

Ama lütfen tıpatıp aynılaşmayalım anne.
Şu duvarlar arasında köretmeyelim birbirimizi.

Senin yanında, başka bir ülkede, başka bir hayat yaşıyormuşum gibi hissetmeyeyim.
Sende biraz kurallarını hafiflet bana karşı olanlardan vazgeçemiyorsan hayata karşı esnek olmayı dene.
Ben acı ve pişmanlık dolu cümleler bırakmak istemiyorum geçmişimize ve senin o pencere kenarlarındaki hüznüne katlanamıyorum.
Hayat zaten yeterince karmaşık anne...
Dedim ya ütopyalarım var.
Gerçekleştirmek istediğim onca hayalim.
Beni hayattan sakınma artık bırak onunla biraz mücadele edeyim.
Çıkmaz yollara girdiğimde koşarak sana geleyim.
Koşmama izin ver ne olur.... 

Yorumlar

  1. Salam...Bence kecmish indukinden daha gozel...Ben de sizinle raziyam---bunlar sadece utupiyalar...Ben Sovet dovrunde---USSR---da yashamisham...Onlarda kechmisi mehv etmek istediler...huquqlar vermek istediler qadina...ve qadinliq ve kultur mehv oldu...cox kotu oldu her shey...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kırmızı Baladlar

                     Ben, kendine dokunan ve kendiyle çoğalan her aşka kalbini veren kadın ... Doğru muydu hayaletlerin her kaybedişi görünür kıldığı...  Bu odada ve bu sonsuzlukta nasıl çılgınca dileniyorum hayatı!...  Eğer  yağmur  yağınca içeri gireceksen seninle gitmem uzak ülkelere.  Ya da gölgelerine sığınan evimde yeşermeye çalışan canlı bir kaktüsü şımartırken,  rüzgara eğimli bir mektup düşürmezsen  penceremden ; seninle yaşayamam aşkı.  Öylesine zor bir uyku şimdi seni düşünmek.  Sarılışlarıma yanıt olarak içebilir misin gözyaşlarımı...  Ama dur!...  Tenin sıcaklığında kaderime bulaşacak bir iz bırakacaksan;  dur ve yalnız ürpertisini yolla gerçeğin...  Belki de sana gelmek yerine saçlarımı boyatmalıydım .  Bir  şiir  bırakmak için, tıpkı o şarkıda olduğu gibi; sadece beni  sev   diye... İnan adaletli değil hiçbir alışveriş....

Var Olmak

Düşünmekle hiç bir şeyi var edemezsin... Yazacağım  basit şeyler zaten vardır.    Tamamı basit, daha önce söylenmiş veya yazılmış olabilir hatta bunların hepsi bile olabilir. Herşeyi basite indirgemekle kolaya kaçarsın ve meselelerden uzaklaşırsın. Basit düşünebilmek en güzel başlangıcımdır. Başlangıçlarla aram çok iyidir. Bir başlangıç yapmaya çabalarım. Yol aldıysam ise başladığım noktaya ışık hızıyla dönerim. Sonlara hiç varamamak için çok çalıştım ve var olmak... Güneş sabahları doğudan doğar. İnsanlar sabahları uyanırlar. İşe giderler. Çalışmak vardır. Ayakkabı giyerler bazen siyah bazen kahverengi. Bazen beyaz, bazen kırmızı arabalara binerler bazende mavi ayakkabı giyerler. Trafik vardır. Hava vardır. Su vardır tabi. Bazen yağmur yağar ya da kar. Kış vardır karanlık ve ışıksız. Kışları hava erken kararır. Evlere gidilir. Sıcacık çorbalar içilir, Şeftali yenir. İnsanlar çizgili ya da başka desenli kumaşlardan pjamalarını giyerler. Masallar vardır. Pikniğe g...

Tuttum Bir Şiir Yazdım

Tertemiz bir kağıdı sözcüklerle karalamak kolaydır da, Mürekkebine gözyaşlarını katık edip şiir ile aydınlatmaktır zor olan Asi dir sözcükler toparlayamazsın kimi zaman, ancak bir düş düşer aklına şiir oluverir yinede… Sözcükler bile anlamlarını ararken ben tuttum sana şiir yazdım dua eden çocuk gibi içten…. Şiirim dua oldu, Çocukların duaları yanıtsız kalmazdı,benim şiirim sensiz kalmadı Tuttum sana şiir yazdım,sonra oturdum dua ettim Dua yazdım şiir oldu,şiir ettim dua… Duasından uyandı çocuk,şiirimle uyudu… Yeni güne uyanmak nasıl zor ise,senin uykuna şiir olmak öyle kolaydı, Aslında sen uyurken şiir kolay,şiir zorken senin uyanman olasıydı Ben sana tuttum şiir yazdım,sözcüklerim öyküye kaçtı, Sonra kahramanlarım öyküden kaçtı,öykü şiir olarak kaldı Sözcükler şiir olurdu da, Şiir, şiir olmaktan sıkılır sen olurdu Senin güzelliğinin şiir olması kolaydı da,seni sana şiirle anlatmak zordu Bir bahar melteminin, mayısın en güneşli gününde bir şiir o...