Ana içeriğe atla

Beni Siz Delirttiniz...




  Bu aralar beni en iyi anlatan şey bu karikatür.
  Bir de Oğuz Atay'ın  şu cümlesi "Canım insanlar sonunda bana bunuda yaptınız..."
Duygusallıktan,aşktan meşkten fazlaca sıyrıldığım şu günlerde "cuk" diye oturuyor beynime ve bu cümleyi anlayabilenlerden olmak için çabalıyorum ve sahtekarlık hiç yapmıyorum.
Gerçi Oguz Atay'ın anlaşılabilme gibi bir amacı olduğunu zaten sanmıyorum.
  Kendi kendime kalabilmeyi öğreniyorum sanırım artık.
Birisi bana nasılsın? diye sorduğunda "çok iyiyim" diyorum."Harikayım." Çünkü biliyorum ki "kötüyüm" desem karşımda yılışıkça ve acıyarak bakan gözler, yardım için uzanan korkunç eller olacak.Sıkıntılarımı,kaba,özensiz,ilgisiz ve en iğreti şekillerde gidermeye çalışacaklar.
Dünya kendini psikolog sanan yardım sever insanlarla dolu ne güzel!
Fakat ben iyiyim dostlar o bıdı bıdı,modası geçmiş,bikaç kişisel gelişim kitabından arakladığınız cümlelerinizi kendize saklayın.Ne kadar iyi yürekli olduğunuzu bana göstermeyin ama yine de sağolun.. 
Ben kendimle konuşuyorum,tartışıyorum,çelişkilere düşüyorum,aklımdan saniyede geçen cümle sayısına yetişemiyorum.
Bir de bütün bunlar yetmezmiş gibi tam yazayım derken hepsini unutuyorum.Bir günlük tutmaktan bile acizim.
Olcak iş değil gerçekten çok sinirleniyorum bu duruma.
  Özellikle artık uyumaya karar verip başımı yastığa koyduğum an sevdiğim,özlediğim,kırgın olduğum,kızgın olduğum insanları karşıma oturtup monolog oynuyorum saatlerce.
O kadar mantıklı şeyler söylüyorum ki kendim bile şaşırıyorum.
Ha o an çıkıp gelseler yine hiçbir şey  olmamış gibi davranırım,susarım,salağı oynarım,içime atar havadan sudan bahsederim  o ayrı.
Mesela az önce yastığa başımı koymuştum.Uyucam dedim ya uyumalıyım artık.
Sabah uyandığımda hiçbir zaman gözümde bulamadığım ama yine de her gece ısrarla taktığım uyku gözlüğümü taktım.Başladım koyun saymaya.Birinci koyun...ikinci koyun..üçüncüü k...derken çıktı geldi bizimkiler yine hoppaa..!
Yok yine aklımda ayşe,fatma,osman,necati,o,şu,bu...E hoşgeldiniz o zaman kimden başlayayım bu aksam? Bu sefer üşenmedim kalktım,kuruldum balkona, yazıcam dedim ya yazıcam.Kendi kendime konuşmaktan kafayı sıyırmaktansa,yazı da icat edilmişken yazıcam...
  Ayşe'ye diyorum; "Bak kızım sana gıcık oluyorum.Ayy görmeye tahammülüm yok seni,senin gibileri.Nasıl dikdörtgen bir beynin var,nasıl yaşıyosun o beyinle"diyorum kısa kesiyorum.
  Osman'a diyorum; "Bir süre görüşmesek daha iyi olacak sanki.Kafam çok karışık bu aralar.(bu cümlede egomu tatmin ediyorum.Yoksa zaten osmanın benle görüşmek istediği falan yok).
Yeter artık oyun mu oynuyosun sen benle adam.İşimin gücümün arasında beni zorla depresyona sokuyosun.
Çık git artık kanka hayatımdan.Ben bıdı bıdı aşk yazıları yazmaktan sıkıldım sen beni üzmekten sıkılmadın.
Şirinlere falan da gitmiyorum seninle git kendine minnoş bir kız bul onla git.Hıh!"
  şimdiye kadar osmanla doru dürüst muhabbet bile etmediğimizi varsayarsak bu haykırış biraz ağır oldu gibi geliyor.Afalladı çocuk bakıyo yüzüme şaşkın şaşkın.
Biraz daha hafifletiyorum ve diyorum ki;"Sana bir sürü yalan söyledim şekerim.Çünkü yalan doğruyu hak etmeyene söylenendir diye bişey okumuştum biyerde.Buna aldırış edeceğini sanmıyorum zaten.Ama aslında sen, duygusal olmayı, romantizmi, karamsarlık saymasan bazen, hiç olmazsa yalnızken,önce kendine doğruları söylesen,ardından gelip şöyle çayımızı yudumlarken bana anlatsan doğruları her şeye hak iddia edebileceksin!"
Yok ama nerde sende o yürek...Nerde bende o yürek senden cayacak...  
  Bir büyüğüme diyorum;"Ne kadar uzattın bu küsme işini hakkaten tebrik ederim.Sen daha inatçı ve gururluymuşsun.Tebrikler kazandın şampiyon..!Ne meraklıymışın benle konuşmamaya bu kadar olmaz yahu.Ölsem umrunda değil,Bayram da küsler barışırmış ya hadi bakalım barışmıyorum bende bayram da barışmıyorum arkadaş" diyorum.
  Kezban geliyor aklıma sonra;"Sen bu şehirde yokken ben seni çok özlüyorum" diyorum."O kırmızı araba bir gün  benim olucak ve seni özlediğim an çıkıp gelicem yanına kafa nereye biz oraya sonra.Sen nasıl olsa buna hep hazırsın"diyorum...
Duygusallaşıyorum hafiften...
"Yok kezban çok öfkeliyim bu akşam,çok kızgınım insanlara bu akşam... lakin dünle beraber gitti sevdiceğin geçmişte kaldı artık.Henüz di'li geçmişte lakin gececek..Aaa bak geç'miş' işte diyeceğiz.
Artık yeni şeyler söylemek lazım diyorum sana.Şimdi duygusallığın sırası değil...Hadi onlara içimizden geldiğince küfürler edelim ve onları görmek istemelim artık ve onlardan daha çok nefret edelim."
  Ona diyorum;"Artık sana kızmıyorum.Hayatta senden daha odunlarını gördükçe sana en azından saygı duyuyorum.Düşündüm de cidden ben seni tanıdığım günden beri odundun,odunsun...Değişmedin hiç.Çizgini bozmadın yani.Sayende bütün alpacino filmlerini izledim sevdim.Kaçmana gerek yok benden artık gerçekten iyiyim.Bak şimdi biraz ucuz bir cümle kurucam ama hakettin.Sen, sevdiğin zaman mutluluğu değil, sana vaat edilecek mutsuzluğu arıyosun ya hıh işte o kızın suratına baktığında ancak mutsuzluk hissedebilirsin zaten.Sen sevilmemeyi seviyosun.Amaann hala sevmekmiş sevilmemekmiş ne diyorum ben onu bunu geçte nolcak bu beşiktaşın hali yahu?"...
   Son olarak Sen! diyorum.Evet evet sen salak kız(yani bu ben oluyorum)
Şöyle ki bugüne kadar hep iyi oldun aman da kimsecikleri kırmayayım da üzmiyim de.Ne geçti eline yine kötüsün yine kötüsün.Kötü olda kötü desinler madem.İçinden geçenleri pat diye söyle gitsin.İçinde tutup her güne her geceye zehir etmek niye?Sevildiğimi sanmışım,aman da bu seferlik böyle oldu da,hata bendeydi de,aman şu adam şöyleydi de bıdı bıdılarını geç artık ve sevilmediğine inan.Sevme sende arkadaşım farz mı.?Cool ol azcık.
Edebiyat meselesine gelince sen burada dünyanın en manalı,en muhteşem,en unutmamaya değer cümlelerini yazsan mesela yine de kimse fark etmeyecek.Millet "sağım solum önüm arkam sobe" yazıp altına yine bilindik bir şairin,adamın,ünlü birilerinin adını yazacak.Neye bu çaban seni birileri okusa ne olur arkadaşım...
Yat uyu hadi içini de döktün rahatmısın?


Oh rahatladım...
Evet kendimi mükemmel hissediyorum.
Yazdım ve rahatladım.
Artık polyanna umrumda değil o bir yalancı evet evet yalancı...
Ya da o da patladı bir gün, delirdi yahut ama bunu yazmadılar kitabın sonuna...



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...

  İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.   Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...   Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...   Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.   Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...   Öylece izl...

O Kadının Bir Kalbi Vardı

  Yüzünde ilk kez gülen gözler taşıyordu kadın. Tebessümü kahkahalara dönüşmeye can atıyordu. Gökyüzünde parlayan nesneler keşfetti. Baktı şöyle ne kadar da büyüktü sonsuzluk. İlk kez dar gelmedi ona dünya. Yorgun, eski, usamış ve soğuk şehrine baktı, sevkatle sarıldı sıkı sıkı. Gitmek istemiyordu artık onu yüzüstü bırakıp. Üzgün ve mutlu insanların nefesleri karışmıştı havaya hepsini içine çekti. Acılarına ortak oldu,içindeki huzurdan ve sevgiden bir nefes hazırlayıp bıraktı boşluğa, yerini bulurdu elbet umutsuz olanların yüreğinde.   Büyük bir savaş içindeydi kadın.  Belki de bu hiç olmamalıydı dediği zamanlarda çıkıp ona bir şeyler anlatmaya çalışan ve ne yazık ki hiç bir zaman başarılı olamayan insanlarla paylaştığı bir savaş… Gönderdiği mektupların içinde saklardı duygularını. Bir çocuğun umuduna sahipti kadın ve hiç kimselere yazdığı mektuplarda saklardı kendini.. Elbet bir gün geçecekti öyle değil mi insan kendine ümit vermeliydi çünkü insanın ken...

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …