Ana içeriğe atla

Ölümden değil hayattan bahset bana...

''Saçlarımda bir dokunuş hissediyorum bazen geceleri ansızın.
Hiç açamıyorum gözlerimi ama biliyorum babamın o el.
O hep benim babam,bense onun büyümeyen kızıyım hala...''



     Küçükken, yani daha bilmezken aşkı babamın tek adamım olacağını sanırdım. Saçlarımı banyodan sonra bir o kurutacak, geceleri ben uyuyana kadar başımda bir o duracak, ağladığımda kucağına alıp beni o susturacak zannederdim. Küçük bir kuş gibi, kafesimin kapağını açtıklarında anladım. Başka bedenler, başka ruhlar varmış dünyada. Başka adamlar tanıdım. Hepsi yer altı kasabamın bir parçası oldu. Kimisi öldürdü bir iki üç defa, kimisini ben öldürdüm istemeden. Bazen ortada ceset bile yoktu.
   Tüm umudumu yitirdim, bir akşamüstü…Birileri yazardı bunu şarkılarını söylerdi.Bana kendilerini acındırıyorlar gibi gelirdi ama benimde Sol tarafım baba, çok acıyor. Her sabah doğardı güneşle gözlerime umut, her sabah aydınlatırdı çehremi, gamzelerimin çukuruna otururdu.
Ama artık, tüm umudumu yitirdim… nefesim sönük ölüyorum gözlerinin önünde günden güne . Gözyaşım doldurdu gamzelerimin çukurunu...
Yapamıyorum... beceremiyorum hiçbir şeyi sevdiklerim ellerimden kayarken ben sadece bakakalıyorum.Ben neden hep terkediliyorum baba? Sen mi başlattın ilk beni terk etmeyi? 
Ellerimi tut baba, avuç içlerim yara bere içinde… Parmaklarım kirli, tırnaklarım içinde bir tutam yalnızlık. Tut ellerimia, bana geçecek de ne olur, göğsüne yasla beni. İzin ver gözyaşlarım aksın sigara kokan kazağına.
Canım yanıyor, canım çok acıyor! Ruhumdan söküp aldı onu bugün hayat, çok küçüğüm baba… Çok savunmasız, başaramıyorum. Tek başıma gelemiyorum üstesinden! Yanındayım de bana baba ne olur. Geçecek de… Alışacaksın de bana…
Acıyacak o yanın, kabuk bağlayacak de. Ardından sil gözyaşlarımı nikotin kokan ellerinle, burnumu sümkürt ucu yırtık bir peçeteyle. Eski günlerdeki gibi, saçlarımı tara baba parmaklarınla, saçlarımı geriye at. Güzel gözlüm benim de, fırlama kızım benim de baba. Geçecek de baba bana ne olur, ama unut deme... 
Canım çok acıyor baba, kocaman kollarınla sar beni, kaybolayım içinde, bana bir masal anlat sonra, eski zamanlarda ki gibi. O masalın içinde umut olsun ne olur, o kadar ihtiyacım var ki… Güzel gözlü bir kız olsun, ve onun aşık olduğu adam. O kızın ellerinden tutsun baba, tırnaklarında biriken yalnızlığı, temizlesin zamanla. Bu hikaye de umut olsun baba, Hayal etmek biraz olsun gülümsetiyor beni, en azından hayallerimi çalmasınlar. Yardımcı ol baba, canım çok acıyor, yardımcı ol, yaralarımı sar sözlerinle. Yanındayım de, geçecek de bana ne olur… Alışacaksın de, bu acıyla yaşamaya…Artık ölümden söz etme... bana yardım et
Umut de baba, kızım de, umut doğurmam için sarıl bana sıkı sıkı, sarıl kızına baba haydi, anlat bana şu masalı…
İçine biraz umut serptiğin o hayali masalı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …

La fille sur le pont

    "kötü yollar yoktur, kötü rastlantılar vardır." Size bir film anlataca ğ ım. Hakkında saatlerce konu ş ulabilecek,sayfalarca yazı yazılabilecek, gerçek gibi ve bir o kadar masalsı bir film.    Fransız filmleriyle ilk tanı ş mam her genç kız gibi, Audrey Tautou yani nam-ı de ğ er Amélie sayesinde olmu ş tu ve sonra Fransız sinemasını sadece Amélie’den ve Alain D elon'dan ibaret sanmamak için o gün bugün hala izlemekten vazgeçemedim.  O dura ğ an halleri,  Fransızcanın  insanı alıp götürmesi,  mutlu  son, e ğ lendirme, sürükleyicilik gibi kaygılar ta ş ımaması,abartıdan uzak yalın  senaryolar  ve oyunculuklarda eklenince en sevdi ğ im filmleri yapan millet olup çıktılar.   İş te  s enaryosunu Serge Frydman ’in yazdığı,  yönetmenli ğ ini  Patrice Leconte ’nin yaptı ğ ı, 1999 yapımlı,  Vanessa Paradis( Adele)  ve  Daniel Auteuil (Gabor)  isimli fransiz oyuncular...

Kuş Koysunlar Yoluna

"Öyle  güzelsin  ki  ku ş  koysunlar  yoluna" Bir  karga  bir  kediyi  öldüresiye  bir  oyuna  davet  ediyordu. Hep böyle mi bu? Bir   ş eyden kaçıyorum bir   ş eyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerle ş emiyorum, kendimi bir yer  edinemiyorum,  kendime bir  yer... Kafatasımın içini,  bir  küçük  huzur  adına  aynalarla kaplattım, ölü ben’im  kendini  izlesin  her yandan,  o  tuhaf  sır  içinden! Pani ğ ini  kukla yapmı ş  hasta  bir  çocu ğ um  ben. Oyunca ğ ı  panik  olan  sayın yalnızlık  kendi  kendine nasıl da e ğ lenir. Niye izin vermiyorsun yoluna ku ş konmasına niye  izin  vermiyorum  yoluma  ku ş  konmasına niye  kimseler  izin  vermez  yollarıma  ku ş  konmasına? "Öyle güz...