Ana içeriğe atla

Gerçek Şu Ki...

 
Koparsam atsam artık bu acımasız aşk şarkılarının telini.
Parçalasam içler acısı melodiler mırıldanan bütün gitarları.
Sürdürmesenize bu gürültüyü !
Anlamıyorlar neden daha karmaşık yaptığımızı yalın olan herşeyi
Anlamıyorum !
Çıldırabilir insan böyle koşusturmaktan gerçekten.
Kim deli? Ben mi yoksa siz mi?
Akıllıcadır itiraf etmek...
  Biliyorum daha çok küçüğüm ama duygusal olmaya da karşıyım ben.
Neye yarar içimizdeki soğukluğa alev alev coşku değil de,
yaralarımızın sızısına uyuşturucu bir merhem...
Son perdeyi uzatıp işkenceyi sürdürür olsa olsa !
  Duygusallığa güçsüzlük diyenler duydum.Suç bile derim ben. Mutlaka cezası çekiliyor oluşundan.
Onca kavga gürültü üzerine, aradaki buzlar eriyince yine barışmaya söz verilir.
Cızırtılar,çatlaklar yok sayılır,
tadı tuzu kalmamış bir aşkın şaşalı bir gösterimine hazırlık için yeniden..
"Kurtardık Aşkımızı" derler sonra...
Daha başında korusanıza aşkınızı....
Bilmezmisiniz;
Atın o aşk dolu "Daima!" ve çocuksu "Asla!"ları...
Size bir sır vereyim
"Söz vermeyin!" diye bağırıyor trenler...
Ne zaman gitti tren?
"Söz vermeyin!" diye haykırıyor telefon telleri
Ayrılırken 'görüşürüz' demekteki aceleniz,bu sözü unuturken daha da aceleci...
Haberiniz yok mu;
İyimserliği yalnızca öğretilmemiş yalınlık olarak gördüğümüzden 
ve büyük olmadığı zaman daha güvenli olduğundan umutların...
Ayık kalmak gerekiyor biraz ve tartmalı ayık kafayla ilişkilerin değerini
benimsemeden önce parmağınızda bir halkayı...

Söz vermeyin göklere
ama hiç değilse sağlam bassın ayaklarınız toprağa...
Söz vermeyin ölene kadar yanında kalmaya
ama hiç değilse bir yaşam verin birbirinize...

Size bir sır vereyim;
"Seni Seviyorum" demeyin sakın aşık olunca...
Çok acı oluyor sonra aynı ağızdan duymak yıkılışı,ayrılığı
yalanlarla,küçümsemelerle ve alaylarla...
Bundandır işte aldatmacaya dönüşen kusursuz sandığımız aşklar...
Sevmek ve nefret etmek arasındaki kıvılcım...

Ben korkuyorum aşktan.
Korkuyorum akşam üzerleri pencere önlerine dizilip,
sevdiğini bekleyen kadınları görünce
Aklımın ayrı bir yerde,gönlümün ayrı bir yüzyılda kalmasından korkuyorum.
Korkum aşkın bir sığınağa dönüşmesi
Korkum uçuş değil kaçış olması...

Size bir sır vereyim;
Kapatın kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Belkide bundandır benim yaşamaya katlanmam...

Farkına varmaz ki insan aşkın...
Söz vermemeli en iyisi
Öyleyse neden katlanırız başka bir insana atlarmış gibi yalan seline?
Uçup gidene kadar güzeldir elbette aşkın imgesi
Ancak aşık olmamalı en iyisi
Biliyorum ki aşk varmak bir geleceğe...

Sana bir sır vereyim;
Artık sevmiyorum zaten seni
ama niyetim de yok senden af dilemeye...
Sevdiğim tüm zamanlar ve 'an'lar için ise bağışla beni...

Sana yazmadıklarımı oku artık
Yazdığım hiçbir şeyi okuma!
Dürüst olmayan bir yazar,sahte bir filozof kadar alçaktır çünkü...
Gerçek şu ki ; böylesi bana yetmedi...
Gerçek şu ki; ben sevmedim.
Gerçek şu ki ;gerçeğim yok benim...
Kendi gerçeğimize güvenmiyorsak
güvenemeyiz kimselere...
   
Hayata ve insana aşk-i bir bakışla kanat açanlara 
ve o duruşu yitirmeden gidenlere...

Uzunudur ömür meraklanma,
Mühimdir yalnızlık telaşlanma,
Saatler geri yavaşlama,
Sayfalar sarı bir zamanlar genç olsan da.
Yaşamdan yaralı hayvan gibi,
İnsafa gelmeyen sahip gibi,
Duygular saygılar eşyalardan sonra;
Yazılmış suya, bir zamanlar aşk olsan da. 
**
Ne sen anladın ne ben öğrendim,
Ön sözler gereksizmiş geç bildim,
Okuduk yinede gençmişiz işte
Öylesizliğin daha güzelmiş öylence.
Bir kısa film hayattan kalan,
Oyuncu olsan yönetmen olsan,
Gördüklerini unutmuş olsan,
Yaşamak bazen sabır ister. 
**
Ne zaman gitti tren
Bir rüzgâra kapıldık biz
Saatim mi geri kalmış bilmem
Ne zaman gitti tren...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı...

  İki kadın ağlıyor şimdi kuytu köşelerinde benliklerinin..Aslında hep ağlayan iki kadın kimi zaman gözyaşlarıyla kimi zaman içten içe.hep yanarak hep eksiklerle.Aynı bedende dokuz ay yaşamıış iki kadın...Biri gerçekten eksik diğeri eksik olmadığı halde bosluklar yaratıp eksik olma çabasında.   Ağlıyorlar çünkü sarılamıyorlar birbirlerine bir sarılsalar şöyle eskisi gibi, hani o ilk karşılaşmalarındaki gibi hafifleyecek acıları merhem olacaklar birbirlerine...   Sadece susuyorlar yada sözcüklerini yalnızca birbirlerini incitecek cümlelerde kullanıyorlar...Nasıl da benziyorlar bir o kadar da uçurum var aralarında...   Biri gerçekten sevmiş,sevilmiş,yolunun yarısına gelmişken kaybetmiş,biri herşeyin başında pes etmiş yazık...ne sevmeye gücü var nede sevilmeye ömrü yetecek.   Acıları aynı aslında çok değer vermek insanlara,canından parçalarına ama sonunda hep kaybetmek,hiçbir karşılık görememek onca fedakarlığa...   Öylece izl...

O Kadının Bir Kalbi Vardı

  Yüzünde ilk kez gülen gözler taşıyordu kadın. Tebessümü kahkahalara dönüşmeye can atıyordu. Gökyüzünde parlayan nesneler keşfetti. Baktı şöyle ne kadar da büyüktü sonsuzluk. İlk kez dar gelmedi ona dünya. Yorgun, eski, usamış ve soğuk şehrine baktı, sevkatle sarıldı sıkı sıkı. Gitmek istemiyordu artık onu yüzüstü bırakıp. Üzgün ve mutlu insanların nefesleri karışmıştı havaya hepsini içine çekti. Acılarına ortak oldu,içindeki huzurdan ve sevgiden bir nefes hazırlayıp bıraktı boşluğa, yerini bulurdu elbet umutsuz olanların yüreğinde.   Büyük bir savaş içindeydi kadın.  Belki de bu hiç olmamalıydı dediği zamanlarda çıkıp ona bir şeyler anlatmaya çalışan ve ne yazık ki hiç bir zaman başarılı olamayan insanlarla paylaştığı bir savaş… Gönderdiği mektupların içinde saklardı duygularını. Bir çocuğun umuduna sahipti kadın ve hiç kimselere yazdığı mektuplarda saklardı kendini.. Elbet bir gün geçecekti öyle değil mi insan kendine ümit vermeliydi çünkü insanın ken...

Mutlu Yıllar Kırmızı Balık

Bir zamanlar bende kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanırdım. Kaç metreydi ki benim yokluğum? Oysa ben benim yokluğumdan dünyaya Yalnızca bir elbise çıkar sanmıştım. Sonunda ben de alıştım. Ah…dedim sonra, Ah! İşte Böyle böyle Büyüyorum Dedim Bir gündüz geliyor Bir gece… Gitti... Gidiyor... Gidecek... Neler geride kaldı ve daha neler gelecek… Büyürken geniş ufuklar hayal ediyorum. Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorum. Oysa… Denizlerle avunmayan bir martı cesareti lazım şimdi. Doğum günü mumlarını üfledi bugün Kırmızı Balık Kutlu olmadı Ama Her ne olursa olsun Doğum günleri kutlu olmalı O halde Kutlu Olsun …